Türk-İslâm medeniyetinde kitap, “de ki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” mealindeki ayet (Zümer Sûresi 9. Âyet) örneğinde, ihata etmiş olduğu “saygınlık” önceliğinde yerleşik ve köklü bir kültüre işaret etmesiyle farklılık taşımaktadır. Kitabın, toplumu aydınlatma ve topluma önder olma vazifesi gören ulema sınıfının elinde doğup gelişmesi, kitap ile din olgusunun, yani İslâm’ın bir arada düşünülmesini gerekli kılmıştır. Bu nedenle yaratana, din adamına veya dinî kurallara gösterilen saygı ve hürmet aynı oranda kitaba da gösterilmiştir. Dolayısıyla eskilerde kitap sahibi olmak “kâmil insan” olmakla veya toplumda seçkin bir kimse olmakla eş anlamlıydı. Bu çalışmada, 1847 tarihli bir arşiv belgesinden[1] yola çıkarak Osmanlı dünyasında kitap ve sahaflık geleneği konularında bilgi verilmiş; aynı zamanda imam olan Akçaabatlı Derviş Mehmet’in kitap ticareti ile olan ilişkisi değerlendirilmiştir. Çalışma, Trabzon örneğinde, Osmanlı taşra yerleşimlerinin İstanbul ölçüsünde olmasa da, hatırı sayılır bir kitap kültürüne sahip olmalarına örnek teşkil etmesi açısından önem taşımaktadır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 10 Sayı: 20 |