İslâm
tarihinin Kur’an’dan sonraki en önemli dayanağı hadislerdir. Hicri ikinci asrın sonlarında başlayan
terğib ve terhib içerikli zayıf rivayetlerin bazı çevrelerce çeşitli eserlerde
ve vaazlarda kullanılmaya başlanması ve kimi kesimlerin zayıf ve mevzu
rivayetleri tetkik etmeden kullanmaları, hadis usulü kriterleri bakımından
çeşitli yönlerden eleştirilmiştir. Bu çalışmada tasavvuf ehlinin hadis ve
sünnet karşısındaki konumu incelenmektedir. Bu bağlamda sûfîlerin zayıf ve
mevzu kabul edilen hadislere yaklaşımları ele alınmıştır.
Bölüm | MAKALELER |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 1 Sayı: 2 |