Bu çalışma merkezine Jacques Derrida’nın, düşüncesini kateden dostluk, ölüm, aporia gibi kavramları almakta ve bu kavramların düşüncesine ve yazın hayatına güçlü bir şekilde etki etmiş olan filozoflarla düşünsel diyologlarındaki yerini göstermeyi amaçlamaktadır. Derrida’nın düşüncesinde ölüm kavramı, hiçbir zaman merkezine yerleşmediği felsefe alanında, filozof dostları ve felsefi metinler yoluyla işaret ettiği performatif bir işleve sahiptir. Derrida, felsefe tarihinin bu kadim kavramına bir olay, bir imkan, bir imkansızlık ve bir limit deneyimi olarak yaklaşır. Bu kavram yoluyla düşüncenin bizi götürebileceği en uç sınırlara gidebilmenin imkanını arar. Ölüm kavramı Derrida’nın düşüncesine özellikle iki düşünürün metinleri ve kavramları yoluyla yerleşir. Bunlardan ilki Martin Heidegger diğeri ise Maurice Blanchot’dur. Bu makalede Derrida’nın okumasının her iki filozofun da metinlerini nasıl katettiğine bakılmaktadır. Herhangi bir kavramı salt o kavramın hakikatini ortaya koymak amacıyla, sistematik bir tarzda işleten bir düşünür olmayan Derrida, ölüm kavramı yoluyla düşünceye taşıdığı sorunsallar konusunda da kavramın göstergesel boyutlarını ısrarla ihlal etmektedir. Bu çalışma, aporetik bir deneyim olarak ele alındığında ölüm temasının özne ya da hümanizm eleştirisinin de zemini haline gelebileceğini ve felsefeyi bir mevcudiyet metafiziğine indirgemeyen okumaların odak kavramı olarak ele alınabileceğini iddia etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çağdaş Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 17 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 2 |