Allah insanı en güzel şekilde yaratmış ve ona yeryüzünün halifesi olma sorumluluğunu sunmuştur. İnsan da bu görevlendirmeyi, kendisine sunulan teklifi Kur’ân’ın ifadesiyle kabul etmiştir. Allah, insana yaşamında gerekli olacak bilgiyi elde edebilme ve bunun sonucunda öğrendiklerini hayata aksettirebilme melekesi de vermiştir. Ayrıca akıl yetisiyle beraber onlara doğruyu, yanlışı öğretecek, emir ve yasaklarını bildirecek peygamberler de göndermiştir. Böylece insanlara gönderdiği nebileri ve onlara indirilen kitapları, yaşamlarını maddî-manevi yüceltecek ilkeler kılmıştır. Nitekim Kur'ân'ın indiği dönemde Araplar daha çok şifahî alana dönük ilimlerde temâyüz etmişken, İslamiyet’ten sonra yazılı kültürde de ön plana çıkmışlardır. Kur’ân’ın geliştirdiği ilimlerden biri de Arap dili ve edebiyatıdır. Nitekim yazılı dönemde dile dair yapılan çalışmaların merkezini Kur’ân teşkil etmekteydi. Bu bağlamda Kur’ân’ın anlaşılmasında belâgatın etkisinin incelendiği çalışmalar çokça yapılmıştır.
Bu çalışmada yakın ve uzak iki anlamı barındıran lafzın akla gelen ilk anlamının değil de sözün kullanıldığı bağlamın değerlendirilmesiyle uzak anlamının hedeflendiği edebî sanat tevriye ele alınmıştır. Tevriye sanatına dair tefsir alanında yapılan çalışmalarda daha çok müteşâbih âyetler ele alınmıştır. Tevriye sanatı dikkate alınmadan farklı manalara muhtemel kimi âyetlerin doğru anlaşılması oldukça güçtür. Örneğin Allah tarafından seçilen peygamberlere dayandırılan bazı ifadelerin zahirî anlamı esas alındığında onların konumuna yakışmayan iddialar ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla İslam âlimleri, özellikle müfessirler Arap belâgatinden yararlanarak söz konusu işkâli gidermeye çalışmışlardır.
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum
Allah has created man in the most beautiful way and has given him the responsibility of being the caliph of the earth. Man accepted the offer presented to him with the expression of the Qur’an. God has given man the ability to acquire the knowledge that will be necessary in his life and, as a result, to reflect what he has learned in life. In addition, he supported them with prophets who would teach them the right and wrong, and inform them of their orders and prohibitions, together with his reasoning ability. Thus, he made the prophets he sent to people and the books sent down to them as principles that would elevate their lives materially and spiritually. As a matter of fact, in the period when the Qur’an was revealed, while the Arabs generally excelled in the verbal sciences, they also came to the fore in written culture after Islam. One of the sciences developed by the Qur’an is Arabic language and literature. As a matter of fact, the Qur’an was the center of the studies on language in the written period. In this context, many studies have been conducted to examine the effect of rhetoric on understanding the Qur’an.
In this study, not the first meaning of the word that comes to mind, but the context in which the word is used, the literary art in which the distant meaning is aimed is discussed. It is very difficult to understand correctly some verses with different meanings without taking into account the art of Tawriyya. For example, when the apparent meaning of some expressions based on prophets is taken into consideration, claims that do not suit their position arise. Therefore, Islamic scholars, especially tafsir scholars, have tried to eliminate the issue by making use of Arabic rhetoric.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Mart 2023 |
Gönderilme Tarihi | 1 Şubat 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 22 |
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi olarak yayınlanan dergimiz 1 Ağustos 2019 tarihi itibari ile adını Kilitbahir olarak değiştirmiştir.
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.