In this study, Ömer Zülfü Livaneli’s novel Huzursuzluk (Unrest) is examined and the sources and causes of the examples of violence depicted in the novel, in which said violence is shown as the main reason for the unrest, are emphasized. The phenomenon of mass violence based on the example of Yazidis; violence against children, women, who are more vulnerable after animals and constantly victimized, and against men, who are both victims and perpetrators of violence, have been studied in detail. In line with the messages of the novel the thesis that violence does not ask for address and does not choose gender has also been brought forward through the protagonist Hüseyin, a homicide victim with the same name and partially the same fate with Hz. Hüseyin (St. Hüseyin).
In this context, information was given about the types of economic, physical, psychological, sexual, religious and political violence; the interaction of these phenomena with the patriarchal structure has been mentioned and the effects of violence on individuals, society, children, women and men have been tried to be conveyed with quotations from the novel. The reality of terrorism and terrorists, which is fed mostly by tradition and cold war methods, exhibited by ‘törerists’ (terrorists that also abuse custom) has been pointed out and determined as the source and examples of violence. In the background, it has been stated that governments and their rulers that do not make legal arrangements, do not implement existing laws or wage wars of tutelage through terrorist organizations are also protectors and supporters of violence.
It has been determined that there is a relationship between one type of violence and another, as an example, people who inflict violence on animals do not mind inflicting it on other people; the ways to get out of the spiral of violence are examined through the types and examples of violence detected and exhibited. It has been seen that the history and tradition of violence are the most compelling facts and justifications in front of the struggle. The sentence “I was a human!”, which is mentioned as a leitmotif in the novel, represents the thematic essence. According to the phrase ‘Man dies, humanity doesn’t.’ violence kills humanity first. In this context, “Humanity and the peace for humanity begins with eliminating violence.” can be summarized as the main message of the novel.
Livaneli ‘Huzursuzluk (Unrest)’ violence terrorist honor killing (törerist).
Yapılan bu çalışmada Ömer Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk adlı romanı incelenmiş, huzursuzluğun ana nedeni olarak şiddetin gösterildiği romanda betimlenen şiddet örneklerinin kaynakları ve nedenleri üzerinde durulmuştur. Ezidiler örneğinden hareketle kitlesel şiddet olgusu; görece hayvanlardan sonra şiddete uğramada daha savunmasız ve sürekli mağdur / kurban olan çocuk, kadın ile hem şiddet mağduru hem de şiddetin faili olan erkeğe yönelik şiddet olgusu yakın plana alınmıştır. Romanın iletileri doğrultusunda Hz. Hüseyin ile isimdaş ve kısmen kader ortağı olan, cinayet kurbanı başkarakter Hüseyin üzerinden, son tahlilde şiddetin adres sormadığı ve cinsiyet seçmediği tezi de öne çıkarılmıştır.
Bu çerçevede şiddet ile ilişkilendirilen ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel, dinsel ve siyasal şiddet türleri hakkında bilgi verilmiş; bu olguların ataerkil yapı ile etkileşimine değinilmiş ve söz konusu etkileşimden yola çıkılarak şiddetin birey, toplum, çocuk, kadın ve erkek üzerindeki etkileri romandan alıntılamalarla aktarılmaya çalışılmıştır. En çok töreden beslenen, töreristler eliyle sergilenen bireysel şiddet ile en çok soğuk savaş yöntemlerinden beslenerek kitlesel şiddete dönüşen terör ve teröristler gerçeği, şiddetin kaynağı ve örnekleri olarak görülmüş ve gösterilmiştir. Arka planda ise yasal düzenlemeleri yapmayan, mevcut yasaları uygulamayan ya da terör örgütleri üzerinden vesayet savaşları yürüten devletlerin ve yöneticilerinin de şiddetin koruyucusu ve destekçileri olduğu dile getirilmiştir.
Şiddetin bir türü ile diğer türleri arasında ilişki olduğu, örneğin hayvanlara şiddet uygulayan insanların bunu diğer insanlara uygulamada da sakınca görmediği saptanmış; tespit ve teşhir edilen şiddet türleri ve örnekleri üzerinden şiddet sarmalından çıkışın yolları irdelenmiştir. Şiddetin tarihselliğinin ve gelenekselliğinin de mücadelenin önündeki en zorlayıcı gerçekler ve gerekçeler olduğu görülmüştür. Romanda bir leitmotif olarak geçen “Ben bir insandım!” cümlesi tematik özü temsil eder. İnsan ölür, insanlık ölmez sözünden hareket edersek, şiddet önce insanlığı öldürür. Bu bağlamda romanın iletisi, “İnsanı ve insanlığı huzura erdirme, şiddeti yok etmekle başlar.” cümlesi ile özetlenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2022 |
Gönderilme Tarihi | 12 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 8 |