The aim of this study, which assumes that language is a social phenomenon as well as being a set of rules, is to reconstruct the ontological distinction between necessity and obligation as deontic modality categories. The other aims are to reveal that these categories are individual and social, which have sociolinguistic characteristics and, to present the idea that the obligation should be divided into two as weak and strong obligation in proportion to the power of sanction. In line with these purposes, in this study, both the linguistics literature -which provides the conceptual background on necessity and obligation- and the diachronic-synchronic Turkish literature are discussed. Accompanied by literature review and corpus-based inquiries, strong obligation is marked in the context framed by bureaucratic (written rules and laws), which has not been included in the literature before and in the context determined by the unwritten rules of moral, religious, and social life, it was concluded that weak obligation was marked. Although they are categorically different from each other, bound and free morphemes that mark necessity and obligation in Turkish all belong to the common usage set, thus creating ambiguity. Even lexical items that mark direct necessity or obligation in terms of lexical meaning can be used in different functions, contextually and discursively. For this reason, it would be a more linguistically correct approach to determine the modality values of the sentences at the discursive level, instead of assigning modality values to the categories in question, invariant markers, or only at the morphologic/syntactic level.
Dilin bir kurallar bütünü olmasının yanında onun toplumsal bir fenomen de olduğunu varsayan bu çalışmanın amacı, yükümlülük kipliği kategorileri olarak gereklilik ve zorunluluk arasındaki ontolojik ayrımı yeniden yapılandırmak; toplum dilbilimsel nitelik gösteren bu kategorilerin sırası ile bireysel ve toplumsal kategoriler olduğunu ortaya koymak ve zorunluluğun da kendi içinde yaptırım gücü ile orantılı olarak zayıf ve güçlü zorunluluk olarak ikiye ayrılması gerektiği fikrini tartışmaya sunmaktır. Söz konusu amaçlar doğrultusunda bu çalışmada hem gereklilik ve zorunluluk üzerine kavramsal art alan sağlayan dilbilim alan yazını hem de art zamanlı ve eş zamanlı Türkçe alan yazını tartışılmıştır. Alan yazını taraması ve derlem tabanlı sorgulamalar eşliğinde daha önce alan yazınında yer verilmeyen bürokratik, yani yazılı kural ve kanunlar ile çerçevelenen bağlamda güçlü zorunluluğun işaretlendiği; ahlaki, dinî ve toplumsal yaşama dair yazılı olmayan kuralların belirlediği bağlamda ise zayıf zorunluluğun işaretlendiği sonucuna varılmıştır. Kategorik olarak her ne kadar birbirinden farklı olsa da Türkçede gereklilik ve zorunluluk işaretleyen bağımlı ve bağımsız biçimbirimlerin hepsi ortak kullanım kümesine ait olduğu için anlam bulanıklığı yaratmaktadır. Sözlük anlamı bakımından doğrudan gereklilik ya da zorunluluk işaretleyen sözcüksel ögeler dahi bağlamsal ve söylemsel olarak farklı işlevlerde kullanılabilmektedir. Bu nedenle söz konusu kategorilere, belirli işaretleyiciler ya da biçimsel/sözdizimsel düzlemde tümceye kiplik değeri atamak yerine, tümcelerin kiplik değerlerinin söylemsel düzlemde belirlenmesinin dilbilimsel açıdan daha doğru bir yaklaşım olacağı düşünülmektedir.
Gereklilik zorunluluk toplum dilbilim kiplik. Necessity obligation sociolinguistics modality.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 9 |