The concept “love” has been an issue for religion, philosophy and arts during the history, yet it has become an issue for medical science, psychology, communication studies in the recent century. Whether it is triggered by social convictions or motivated by the search for the meaning of life, or even only by reproductive instinct it may end up by hurting each other. In this article, it is aimed to discuss the root reasons of the change in love relationship from nice feelings to psychological and physical violence, in the frame of Existentialism. The common opinion is that love is an intensive emotional illusion blind to the truth. In this context, for the love relationship to maintain in a healthy way, the source (lover) should learn the characteristics of the target (loved one) and consider them before setting the message (love words). Existential Psychology suggests it is healthier for one to set a romantic relationship without preventing free will and existential development. Otherwise, it would mean to disregard the one and will create depression or anger. In the love communication there is a two-way process including the indicators such as listening with care, understanding with empathy, knowing the characteristics, sensitivities and likes of the one and setting the message or the feedback according to those. The study may enlighten the issue which becomes more important when it is considered that the children born in love relationship are affected both physically and spiritually. It is hoped that this article may encourage more research on the topic for the sake of social peace.
Love Interpersonal communication Existential Philosophy Existential Psychology To Regard
İnsanlık tarihi boyunca din, felsefe ve sanatın meselesi olan aşk konusu, bilimin gelişimi ile tıp, ruhbilim ve iletişim bilimlerinin ilgi alanına girmiştir. Toplumsal kabullerin tetiklediği veya kişinin hayata dair anlam arayışının güdülediği, belki de yalnızca üreme içgüdüsüyle girilen bu duygu, tarafların birbirine zarar vermesine kadar götüren sonuçlar doğurabilmektedir. Bu çalışmada, hoş hislerle ve büyük vaatlerle başlayan aşk ilişkisinin ilerleyen safhalarında eşlerin birbirine psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamasının altında yatan kök nedenleri anlamak için Varoluşçu Felsefeden bir bakış ve Varoluşçu Psikoloji zemininde bir tartışma ile önermeler oluşturulmak istenmiştir. Filozofların ve psikologların ortak savı, aşkın, genellikle gerçeklere kör yoğun bir duygu yanılsaması olduğu yönündedir. Bu çerçevede bir aşk iletişimi sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için kaynak (âşık), iletisini (sevgi mesajları) oluşturmadan önce hedefin (âşık olunan) özelliklerini bilmeli ve dikkate almalıdır. Varoluşçu bakış, insanın varlık gelişimini engellemeyecek şekilde, hem kendi hem karşı tarafın özgür iradesini koruyarak duygusal bir iletişim kurabilmesi ve gerçekler üzerine inşa edilen dingin ve güvene dayalı bir sevgi ilişkisi kurmasını önerir. Aksi, varlığı yok saymak sayılır; buhran, öfke gibi duygu durumlarına sürükler. Sevgi iletişiminde ilgi ile dinleme, empati kurarak anlama, karşı tarafın karakterini, hassasiyetlerini ve beğenilerini ayrıntılı bir şekilde bilerek mesaj ve geribildirim oluşturma gibi göstergelerle iletişim engellerine kapılmadan iki yönlü bir süreç söz konusudur. Çalışmanın, iki insanın ötesinde özellikle çiftlerin çocuklarını ve yakın sosyal çevreyi ruhsal ve fiziksel anlamda etkilemesi bakımından bu önemli sorunsal hakkında aydınlatıcı bir katkı sunması önemli bulunmaktadır. Umulur ki, bu araştırma toplumsal huzur ve barış için meseleyle ilgili daha derinlemesine araştırmalar yapmaya teşvik edici olur.
Aşk Kişilerarası iletişim Varoluşçu Felsefe Varoluşçu Psikoloji Var Saymak
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Derleme Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 14 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 2 Sayı: 1 |