Kâinatın ve insanın yaradılışıyla beraber var olan fakat sırrı ilk insandan bu güne kadar çözülemeyen “aşk” insan ruhunun besleyen en ulvi muhabbet kaynağı olarak pek çok anlatının, şiirin ana malzemesi olmuştur. Varlık âleminde kimi zaman bir kadın suretinde kimi zaman da bir dağın eteğinde kuytuda açılmış olan bir çiçekte can bulan “aşk” asırlar boyunca edebiyat sahasında geleneksel halk hikâyelerinin ve pek çok şiirin içinde farklı şekillerde filizlenip ifade edilmiştir. Aşk birçok şair tarafından Türk şiirinin en canlı temi olarak yıllarca işlenmiş ve birçok şiire farklı imgelerle konu olmuştur. Klasik Türk Edebiyatında “aşk” insanın içindeki gerçek hakikati bulma çabası olarak karşımıza çıkarken Halk Edebiyatında efsanevi özelliklerle anlatıların ana malzemesi olarak görülür. Tanzimat’la birlikte Türk edebiyatının yönünü batıya çevirmesiyle Osmanlı toplumunda İslam kültürü ve geleneğinden kopuşlar yaşanmaya başlanır. Cumhuriyet döneminde ise şiirin muhtevası ve formunda bu değişimin etkileri daha net bir şekilde görülmeye başlanır. Şairlerin yeni arayışları bir taraftan modern şiir kavramını doğururken bir taraftan da 20. yüzyılda geleneğin izlerinin görüldüğü şiirlerin yapı ve muhtevasında farklı oluşumlar meydana getirmiştir.
Bu çalışmanın birinci metninde Türk edebiyatında pek çok şaire ilham kaynağı olan ve birçok şiirin konusu olarak görülen “aşk” temi incelenmiştir. Divan şiirinde aşkın tezahürü, Halk edebiyatındaki anlatılarda “aşk” ve kadın ile aşkın bağlantısı ele alınmıştır. Çalışmanın ikinci metninde ise Modern Türk Edebiyatında ve Monna Rosa şiirinde aşkın geleneksel izleri irdelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 20 Sayı: 3 |
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi ULAKBİM-TR Dizin tarafından dizinlenen hakemli ve bilimsel bir dergidir.