Aile hekimleri, esas olarak yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, tıbbi bakım
arayan her bireye kapsamlı ve sürekli hizmet sunmaktan sorumlu kişisel hekimlerdir ve
kişilerin sağlık sistemine ilk tıbbi temas noktasını oluştururlar.
Aile hekimliğinin diğer klinik branşlarla karşılaştırıldığında kendine özgü̈ bir hastayla
görüşme süreci vardır. Bu süreç̧, zaman içinde gelişen karşılıklı güven duygusuna
dayalı bir ilişki kurulmasını sağlar.
Ülkemizdeki aile hekimliği ve birinci basamak sağlık hizmetleri sistemi dikkate alındığında;
belli bir popülasyona hitap eden hekimlerin bireyleri, aile ilişkilerini, çocuk ve
yaşlı bakımlarını ve hatta çevre ilişkilerini gözlemleme şansı vardır.
Ülkemizdeki hukuk sisteminin işleyişine göre aslında bir olgunun adli olup olmadığına
adli makamlar (savcılık veya hâkimlik) karar verir. Hekimlerin görevi adli vaka olduğundan
şüphe ettiği vakaları ya da tespit ettiği doğal olmayan durumları bildirmektir.
Bu yükümlülüğün yasal karşılığı da mevcuttur.
Bu çalışmamızla özellikle aile hekimlerinin adli olgular ve bildirimlerle ilgili bilgi
düzeyini artırmayı amaçladık.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İç Hastalıkları |
Bölüm | makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 8 Sayı: 6 |