Breastfeeding is seen as a baby feeding practice which shapes the experience regarding women’s bodies, and it is also seen as a behaviour which is at the centre of society’s moral norms. Although, it is an important precondition of being a “good, “sufficient” mother in cultural contexts, at the centre of public health discussions and presented as a medical necessity, breastfeeding in public places is still evaluated as a taboo. Especially the fact that woman’s breast is eroticized in many cultures -by defining it as a sexual zone- transforms breastfeeding into an issue which should be done out of sight. Different activist actional practices generated against breastfeeding, which is done out of sight and excluded from public places, symbolize an action of women against bodily norms imposed by patriarchal ideology and judgement of breastfeeding as something moral. One of these is that mothers share their photos while breastfeeding on social media which provides a new way of relationships and activist methods recently. In this context, the aim of this study is to make a discourse analysis on whether the movement of “breastfeeding has no place” where breastfeeding photos shared on Instagram can be interpreted as a resistance strategy against existing taboos and social expectations about breastfeeding or not, and also to make a discourse analysis on what ideological forms the comments made for these photos contain. On the one hand, these shares generate a resistance strategy against prejudices towards body and moral pressure created through womanhood identity, on the other hand it expresses a bargaining strategy against a thought, created by heteronormative process, and that blesses/functionalizes womanhood identity through motherhood identity. Analysis of the comments allowed us to see both a new form of sisterhood and an ideological basis of motherhood wars in the contexts of supporters/opponents.
Breastfeeding Motherhood Body Social Media Instagram Right of Breastfeeding Gender
Bir taraftan bebek besleme pratiği, diğer taraftan toplumun ahlâki normlarının merkezinde yer alan bir davranış olarak görülen emzirme, kadının bedenine ilişkin deneyimini şekillendirmektedir. Kültürel bağlamda, “iyi, veya “yeterli” anne olmanın önemli bir ön koşulu olarak, halk sağlığı tartışmalarında merkezî bir yerde olan ve tıbbi bir gereklilik olarak sunulan emzirme, kamusal mekânlarda kullanımında tabusal bir konu olarak görülmektedir. Özellikle, kadın memesinin çoğu kültürde cinsel bölge olarak tanımlanarak erotize edilmesi emzirmeyi gözden uzak yapılması gereken bir meseleye dönüştürmektedir. Gözden uzak tutulan ve kamusal mekânlardan dışlanan emzirmeye karşı geliştirilen farklı aktivist eylem pratikleri, kadınların ataerkil ideolojinin dayattığı bedensel normlara ve emzirmenin ahlâki olarak yargılanmasına karşı bir hareketi temsil etmektedir. Bunlardan biri de son dönemde yeni ilişki biçimlerine ve aktivist yöntemlere mekânsal bir imkân tanıyan sosyal medyada annelerin emzirirken fotoğraflarını paylaşmasıdır. Bu çalışmanın amacı, emzirme fotoğraflarını Instagram’da paylaşan “emzirmenin yeri yok akımının” emzirmeye ilişkin var olan tabulara ve toplumsal beklentilere yönelik bir direneme stratejisi olarak okunup okunmayacağına ve söz konusu paylaşımlara yapılan yorumların hangi ideolojik formları içerdiğine yönelik bir söylem analizi yapmaktır. Yapılan paylaşımlar bir yandan bedene karşı var olan ön yargılara, kadınlık kimliği üzerinden yaratılan ahlaki baskıya karşı bir direnme stratejisini oluşturmakta, öte yandan heteronormatif düzenin yarattığı ve kadınlık kimliğini annelik kimliği üzerinden kutsayan / işlevsel kılan düşünceye karşı bir pazarlık stratejisini de ifade etmektedir. Yorumların analizi ise hem kız kardeşliğin yeni bir formunu hem de destekleyenler/karşı duranlar bağlamında annelik savaşlarının ideolojik temelini görmemize olanak sağlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Dergide yayımlanan tüm çalışmalar, kamu ve tüzel kişilerce, gerekli atıflar verilmek koşuluyla kullanıma açık olup dergide yayımlanmış çalışmaların tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.