Talia Kundakçı tarafından kaleme alınmış olan kitap Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar Türk karikatür tarihinde “özgürlük”, “adalet”, “akılcılık”, “laisizm”, “demokrasi”, “modernizm”, “Batılılaşma” gibi kavramlar ekseninde felsefî düşüncenin dışa vurumunu inceliyor. Kundakçı, 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilânını takiben Osmanlı İmparatorluğu’nda başlayan Batılılaşma sürecinin bir ürünü olarak ilk Türk karikatürünün 1867’de İstanbul isimli gazetede yayımlandığını kaydediyor. Müteakiben, ilk Türk mizah dergisi Terakki’nin ve peşinden de ikinci mizah dergisi Diyojen’in yayın hayatına başlamasıyla Türk karikatürünün gelişim sürecine girdiğine dikkat çekiyor. İslâmiyet’in, insan suretini kopyalayarak resmetmeyi pek makbul bulmadığı yönündeki bir inanıştan dolayı pek gelişmeyen resim sanatı karşısında yazar, karikatürün bir “fırsat” yarattığını tespit ediyor. Tanzimat döneminde özellikle Karagöz-Hacivat tiplemelerinin karikatürlerde sık sık boy göstermesi olgusunu, toplumda aşina olunan geleneksel unsurların sağladığı kolaylıkla ilişkilendiriyor. Kundakçı, Millî Mücadele boyunca karikatürün artık sadece mizahtan ibaret olmadığı, yergi ya da grotesk üslubunu kullanan bir “savaşçı” rolü üstlendiği değerlendirmesinde bulunuyor. Sonuç olarak yazar Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar Türk basınındaki karikatürlerin mizahî işlevinin ötesinde son derece ciddî bir işlev yerine getirdiğini savunuyor.
The book written by Talia Kundakçı examines the expression of philosophical thought on the axis of concepts such as “freedom”, “justice”, “rationalism”, “laicism”, “democracy”, “modernism” and “westernisation” in the history of Turkish caricature from Tanzimat to the Republic. The author notes that the first Turkish caricature was published in the newspaper İstanbul in 1867 as a product of the westernisation process that started in the Ottoman Empire following the proclamation of the Tanzimat Edict in 1839. Subsequently, she points out that Turkish caricature entered the development process with the publication of the first Turkish humour magazine Terakki, followed by the second humour magazine Diyojen. The author determines that caricature created an “opportunity” in the face of the art of painting, which did not develop much due to the belief that Islam did not find it acceptable to paint by copying the human image. She associates the frequent appearance of Karagöz-Hacivat characters in caricatures, especially during the Tanzimat period, with the ease provided by the traditional elements familiar in society. Kundakçı concludes that during the National Struggle, caricature was no longer just humour, but assumed the role of a “warrior” using the style of satire or the grotesque. In conclusion, the author argues that caricatures in the Turkish press from Tanzimat to the Republic fulfilled a very serious function beyond their humorous function.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı, Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Kitap İncelemeleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 18 |