Türkiye’de şirketler, hem feminist hareketlerin daha görünür olması hem de kadınların
işgücüne daha fazla katılmalarına bağlı olarak alım güçlerinin artmasıyla birlikte, toplumsal
cinsiyet eşitliği konularında daha fazla çaba gösterir ve reklam kampanyalarında kadınların
toplumsal konumlarını destekleyici ve güçlendirici mesajlara ağırlık verir hale geldiler.
Kadınların reklamlarda temsilleri de zaman içerisinde dönüşüme uğradı; daha önceleri
edilgen, seksi, anaç, fedakâr gibi ataerkil kadın temsillerinin yerini günümüz reklamlarında
aktif, güçlü, bedeniyle barışık, özgüveni yüksek, ekonomik güce sahip, kendi hayatını kendi
yöneten kadın temsilleri almaya başladı. Ancak, piyasa ekonomisi ve tüketim kültürüyle
hemhal şirket feminizminin kadın hakları mücadelesine ne denli katkı sunduğu tartışmalı bir
konu. Reklamlarda karşımıza çıkan “güçlü kadın” söyleminin nasıl inşa edildiği incelenmeyi
hak ediyor. Bu çalışmanın savı, şirket feminizminin feminist mücadeleyi metalaştırdığı ve
günümüz reklamlarında sunulan “güçlü kadın” temsillerinin kadınlardan ziyade marka imajını
güçlendirmeyi amaçladığıdır. Çalışma, Türkiye’de çeşitli firmaların 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü için hazırladıkları reklam filmlerini feminist bir perspektifle, eleştirel söylem
analizi aracılığıyla inceleyerek, şirketlerin kadınların güçlendirilmesine ilişkin hangi söylemsel
stratejileri kullandıklarını ve söylemlerinin feminist mücadeleyle ne kadar uyumlu olduğunu
ortaya koymayı amaçlıyor. Toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kalıpyargılara karşı çıkan
metinler olarak incelenen filmlerin bazılarında, yüzeysel bir feminizm sunulduğu bazılarında
ise kalıpyargılara karşı çıkılır gibi görülürken aslında geleneksel rollerin yeniden üretildiği
görülüyor.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |