Nostalji, ütopik bir zamanın sığınak olarak seçildiği ve şimdinin acılarından kaçmak için geçmiş zamanın mitleştirildiği bir özleme işaret etmektedir. Kavram, ilk olarak 17. yüzyılda bir hastalık adı olarak çıkmış fakat modernleşme hareketleriyle birlikte bir duygu durumunu ya da ruh halini anlatmanın bir ifadesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kişi, geçmişi mitleştirerek mevcut zamanı inkâr etmekte ve romantik bir tavırla maziye tutunmaktadır. Postmodernizmin etkisiyle metalaşan nostalji ticari açıdan da değerli bir hal almıştır. Kısa zamanda etkisini sanat alanında da gösteren nostalji sinemada da önemli bir yer bulmuştur. Bu çalışmada Woody Allen’ın, Paris’te Gece Yarısı filmi incelenmiştir. Yönetmenin, ontolojik açıdan nostalji kavramına yaklaştığı filmde, hikâyenin kahramanı Gil altın çağını keşfettiği bir yolculuğa çıkarak, nostaljinin kusurlu yapısını anlamaktadır. Film, nostaljik bakışın gerçekliğini ortaya koyması ve bu duygu halinden kurtulmanın çözümünü izleyiciye sunması açısından önemlidir. Film, nitel bir yaklaşımla ele alınarak nostalji kavramı bağlamında betimsel çözümleme yöntemiyle incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 28 Sayı: 1 |