This article deals with the home and family as socio-economic projections of urban fate through the film Köprüdekiler (Men on the Bridge, 2009). Accordingly, a desire for having a better life dominates spatial expectations and triggers marital conflicts. At this point, just as family bonds do not correspond to unconditional commitments, home is no longer a mental or spiritual shelter for couples. Belongings are ambivalent; intimacies are uncanny, and ties are weak. In this article, the condition of social fragility is debated through two characters, Umut and Cemile, in the film. They are married but unhappy. Köprüdekiler is a film that zooms in the lives of those who are pushed away from the centre to the margins of society in Istanbul. In this paper, it is concentrated on the city as being both a hopeful and disappointing dilemma; on the home as a place of vulnerability; and on the family as a modern symbol of fragility. The analyzed awarded-film deepens and elaborates the socio-urban reality by reflecting it simply as it is.
The city Home Family Togetherness Conflict Men on the Bridge
I would like to thank my supervisors Prof. Bülent Diken and Dr. Graeme Gilloch at Lancaster University for their guidance in improving this paper, which is written as a chapter of my PhD thesis.
Bu makale Köprüdekiler (2009) filmi üzerinden evi ve aileyi kentsel yazgının sosyo-ekonomik izdüşümleri olarak ele almaktadır. Buna göre, daha iyi bir yaşam isteği, mekânsal beklentileri baskılamakta ve ailevi bölünmeyi tetiklemektedir. Gelinen noktada, aile bağları koşulsuz taahhütlere karşılık gelmediği gibi, ev de çiftler için artık mental veya manevi sığınak değildir. Aidiyetler belirsiz, yakınlıklar tekinsiz, bağlar ise zayıftır. Bu makalede bu toplumsal kırılganlık durumu, filmin iki karakteri Umut ve Cemile’nin hikâyesi üzerinden tartışılmaktadır. Umut ve Cemile evlidir, fakat mutsuzlardır. Köprüdekiler filmi İstanbul’da toplumun merkezinden kenarlarına itilen insanların yaşamına yakınlaşmaktadır. Bu çalışmada kente hem umutlu hem de hayal kırıcı ikilem; eve incinebilirlik yeri; aileye ise kırılganlığın modern sembolü olarak yoğunlaşılmaktadır. Analize konu olan ödüllü film bu sosyo-kentsel gerçekliği olduğu gibi yansıtarak derinleştirmekte ve detaylandırmaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 21 Şubat 2021 |
Kabul Tarihi | 28 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Lectio Socialis is a prestigious, international, and peer-reviewed journal that aims to provide a platform for scholars and researchers to share their work and ideas on policy-relevant topics related to social sciences. The journal welcomes high-quality articles from a wide range of disciplines, including economics, political science, public administration, business administration, international relations, urban planning, sociology, psychology, history, jurisprudence, and philosophy. The primary objective of Lectio Socialis is to maintain a vibrant, independent, and unbiased environment for scholars and researchers from different parts of the world to present their research, exchange ideas, and contribute to the advancement of knowledge in their respective fields.