Tabelalar işletmelerin tanınırlığı ve müşterilerine ulaşımı gibi birçok açıdan önemlidir. Tabelaların getirdiği bir diğer husus ise görüntü kirliliğidir. Bu görüntü kirliliğiyle mücadele etmek başta belediyeler olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlulukları arasında yer almaktadır. Özellikle 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra Türkiye’de tabelaların gündeme gelmesinin arkasında Suriyelilere yönelik ayrımcılık olmuştur. Türkiye mevzuatına göre tabelalara ilişkin düzenleme yapma yetkisi belediyelere aittir. Bazı belediyelerin bu yetkiyi tabelalarda yer alan Arapça ifadelerin yasaklanması olarak kullandığı görülmektedir. İlgili uygulamaları tabelaların sebep olduğu görüntü kirliliğiyle mücadele etmek değil; göçmenlere yönelik
ayrımcı bir politik anlayışın parçasıdır. Bu anlayışla göçmenlere ait Arapça tabelalar yasaklanmakta, idari para cezaları verilmekte, iş yerleri kapatılmakta ve nihayetinde beklenen şey ise göçmenlerin rahatsız olup göç etmeleri hedeflenmektedir. Bazı belediyelerin tabelalara ilişkin yetkileri ayrımcı bir politikanın aracı olarak kullanması engellenmelidir. Bu da tabelalara ilişkin bir düzenleme yapılması ihtiyacını gündeme
getirmiştir. Çalışmada bu ihtiyaç üzerinde durulmuş ve çeşitli öneriler geliştirilmiştir.
Etik kurul iznine gerek yoktur.
Signage plays a crucial role in enhancing the visibility of businesses and facilitating customer access. However, one of the issues arising from signage is visual pollution. Addressing this form of pollution falls under the responsibilities of relevant public institutions and organizations, primarily municipalities. Following the local elections in Turkey on March 31, 2024, the prominence of signage in public discourse has been notably influenced by discriminatory attitudes towards Syrians. It has been observed that some municipalities have employed their regulatory powers over signage as a component of policy directed at Syrian immigrants. According to Turkish legislation, the authority to regulate signage rests with municipalities. Some municipalities have exercised this authority to ban Arabic texts on signs. Such practices are not aimed at combating visual pollution caused by signage but are part of a discriminatory policy against immigrants. This approach has led to the prohibition of Arabic signs, the imposition of administrative fines, the closure of businesses, and ultimately aims to cause discomfort among immigrants, prompting them to relocate. The misuse of municipal authority over signage to implement discriminatory policies must be prevented. This has highlighted the need for regulatory reforms regarding signage. This study focuses on the necessity of such reforms and proposes various recommendations.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Biliminde Çevre Politikası, Vatandaşlık |
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 18 Nisan 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 8 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 14 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 117 |