Gülme ve mizah
ile siyaset, aynı toplumsal zihniyet dünyasının bereketli bahçesinde, aynı
tarihsel kök ve kültür özelliklerinden beslenerek doğmuştur. Gülme ve mizah,
her ne kadar ilmî açıdan ciddî bir çalışma sahasına karşılık gelse de, doğası
itibarıyla siyasetin ağırbaşlı tınısını çağrıştırmaz. Bu karşıtlığa rağmen
gülme ve mizah ile siyasetin belirli bir toplumda idrak ettiği tarihsel seyir
ve bunun sonucunda ulaştığı genel kabul görür hal, söz konusu toplum için
ortaktır ve bu ortaklık değişen şartlarda ortaya çıkacak gelişim ve
farklılaşmalar için de aynı kalacaktır. Başka bir ifadeyle, toplumsal bir olgu
olarak gülme ve mizah ile siyaset, toplumların tarihsel sürekliliğinden
beslenerek oluşur, evrilir, gelişir ve değişirler. Bu bakımdan mizah, toplumsal
tarihin de konusudur. Toplumu etkileyen her türden olay, mizahın malzemesidir.
Belirli bir kültürün toplumsal analizini yapmak için veri sağlamada mizahı
malzeme olarak kullanılan sosyal tarih, önemli miktarda veriyi taşıma
kapasitesine sahiptir (Eker 2014:43). Değişen toplum düzeni ve dünya görüşüyle
beraber mizah da değişir ve eski devirlere ait komik olaylar, yeni devirde
artık mizahî olmaktan çıkabilir (Usta 2009:49).
Bu çalışma, mizah
teorileri ışığında Selçuklu devri kaynaklarından seçilen örnekler çerçevesinde,
tarihsel süreçte mizah-siyaset ilişkisine dair bir tespit denemesidir. Bu
bağlamda coğrafya ve siyasal yapı ayrımına gidilmeden Selçuklu kaynaklarından,
mevcut mizah teorilerini örnekleyen anekdotlar veri olarak kullanılmıştır.
Böylelikle, gerçekliğin tasarlanması ve sunulmasında kolektif algının bir dışa
vurumu olarak mizah-iktidar ilişkisinin Ortaçağ kaynaklarındaki yansımasının
tespiti hedeflenmiştir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2017 |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |