Şiir dilinin kalıcılığının ve etkileyiciliğinin farkında
olan ve nazımla söz söylemeye muktedir olan İslâm âlimleri, bu hususiyetlerden
dolayı şiiri halkı eğitmek için kullanmış ve mensur olarak kaleme alınan dinî
eserleri kendi kabiliyetlerince nazma çekmeye çalışmışlardır. Bu çabanın
sonucunda başta İslâm tarihi olmak üzere, gerek siyer gerek akaid gerekse fıkıh
konularında çok farklı türlerde sayısızca eser meydana getirmişlerdir. Arap ve
Fars edebiyatlarındaki bu dinî türlerin farkına varan Türk âlim ve şairleri,
nazire ve tercüme yoluyla manzum eserler kaleme almışlar; yine aynı şairler zamanla
manzum sözlükçülük geleneği gibi sadece Türk edebiyatına mahsus türler de oluşturabilmişlerdir.
The Islamic scholors who are aware of
the wilt impressiveness and persistency and enable to comment the poetry,
because of these reasans used the poet to train the public and tried to adopt
to poetry the religious works written up as prasaic with the result of this
effort. They exposed numerous works in many different forms about Islamic law
particularly, Islamic history, both prophetic biography and doctrines.
Turkish
scholars and poemas who recognized these religious forms in Arabic and Persian
literature wrote up poetical works through translation and parallel. There same
poems brought out so many forms belonging to only Turkish literature like the tradition
of poetical lexicography.
In
this study, the work wich is called “Risaletü’l-manzum Kavaidü Kur’ani’r-rüsum”
is an example about this topic and is thought that is was created impressing by
Arabic literature and indicated that was written for penmen and Zarifi Efendi
who is the poem of it is going to be introduced and is going to be tried to
determine the place of this work in the literature by being presented
information about “resm-i Mushaf” creating the subject of the work.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2018 |
Gönderilme Tarihi | 23 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |