Edebî eserler, ifade
biçimi bakımından ikiye ayrılırlar: Nesir ve şiir (nazım). Klasik Türk
edebiyatında genel kabule göre nesir; daha dağınık ve serbest bir ifade
biçimine sahiptir. Bu sebeple, klasik
Türk edebiyatında nesir için kelimenin sözlük anlamını da içinde barındıran
“saçılmış inci, dağınık halde bulunan inci” (Okumuş 2011: 88) gibi
adlandırmalar yapılmıştır.
Şiir ise belli bir
ölçü ve düzen dâhilinde icra edilen bir tür olarak algılanmıştır. Daha sistemli
ve mevzun bir ifade biçimine sahip olan şiir, bu sebeple klasik Türk şiirinde
“ipliğe inci dizmek” tabiri ile kavramsallaşmıştır. Klasik Türk edebiyatında
nesir ve şiir mukayese edildiğinde, ortak noktalarının sanat (inci) olarak
telakki edilmeleri olduğu açıkça görülecektir.
Şiir, seslerin, kelimelerin
uyumlu bir şekilde düzenlenmesi sanatıdır. Şiir sanatının meydana getirilmesi
safhasında; ahenk oluşturmak, duyguyu daha kuvvetli bir biçimde yansıtabilmek
maksadıyla şairler, farklı arayışlara yönelmişlerdir: Asonans, aliterasyon,
kelime ve ses tekrarları, paralellikler, vezin ve ritim; şairlerin şiirde
ahengi tesis etmede yararlandıkları unsurlardır. Kuşkusuz, ahengi oluşturan bu
unsurlardan ses değerinin anlamla ilişkilendirilebilenleri daha değerlidir. Bu
çalışmamızda; şiirde anlamı ve duyguyu daha güçlü ifade edebilme imkânı sunan,
kısaca “şiirde ses unsurunun anlamı pekiştirmesi” olarak niteleyebileceğimiz
onamatope (yansıma) sanatının kaynağını,
klasik Türk şiirinde ne ölçüde ve ne şekilde yer aldığını ortaya koymaya
çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 6 Sayı: 1 |