While human being’s life is forced to
end and possibly they are in need of this, they need writing in order to
express themselves. Writing provides human beings with an opportunity to exist
beyond their own milieu or time and place. It is an instinctive behaviour to
leave a lasting impression or to imprint it permanently. Even lines which overflow
from the paper to the table and then to the walls from a child who is given a
paper and a pencil for stalling can be explained by this human desire to be
eternal. While wall opens the boundaries of a time-bounded space, wall writings
are the grounds for crossing the enclosed borders. Despite the fact that wall
writings are not widely approved, or it is in their nature not to want any
approval, there are wall writings which are subject to permission and even
encouragement. Such writings are called “desktop writings” which can also be
described as well-written wall writings.
Desktop writings are notes on small
papers that are left on the customers’ tables, especially in businesses related
with serving food. They are similar to memory books which are held for visitors
to share their feelings and thoughts in some museums, institutions and
individual businesses. “Scribbling” has changed into an ordinary activity on
digital screen through passing various steps such as cave walls, rocks tops,
clay tablets, scrolls from various animal leathers, and paper of papyrus.
“Writing” notes on the desktops was a way of saying “I was here” in the past. This
study examines the subject of desktop writings in the “Historical Kalkanoğlu
Pilavcısı” in Trabzon. By the help of a tentative content classification, these
writings show the visitors’ thoughts and feelings. Accordingly, through their
examination, we can compare people's expressive means in terms of their social
spaces and social habits.
Ömrü sona ermeye mecbur ve belki de buna
muhtaçken insanoğlu için kendini ifade etmek büyük bir ihtiyaç; yazı, ait
olduğu mekân ve zamanın ötesinde varlık göstermenin bir yolu; kalıcı bir iz
bırakmak ya da izini kalıcı kılmak âdeta içgüdüsel bir davranıştır. Oyalanması
için eline kâğıt kalem verilen bir çocuğun kâğıttan masaya ardından duvarlara
taşan çizgileri dahi bu kalıcı olma arzusuyla açıklanabilir. Duvar, bir mekâna
sınırken zamanın sınırlarını açmanın; duvar yazıları, sınırları aşmanın
zeminidir aynı zamanda. Duvar yazılarının büyük ölçüde onay görmeyen zaten
doğası da onay istemeyen örneklerine karşın bir de izne tabi ve hatta teşvik
gören yazılar vardır ki bunlar, ehlileşmiş duvar yazıları olarak da
nitelenebilecek “masaüstü yazıları”dır.
Masaüstü yazıları bazı müzeler, kurumlar ve
şahıs işletmelerinde ziyaretçilerin duygu ve düşüncelerini paylaşmaları için
bulundurulan anı defterlerine benzer olarak özellikle yemek üzerine hizmet
veren işletmelerde müşterilerin masalarına bıraktıkları, küçük kâğıtlara
yazılmış notlardır. “Çizip yazmak” eylemi mağara duvarları, kaya üstleri, kil
tabletler, çeşitli hayvan derilerinden parşömenler, papirüslerden kâğıt gibi
çeşitli basamakları geçip günümüzde dijital ekranda sıradan bir faaliyete
dönüştü ve masaüstü notlarında da bu “yazıp çizmek” “Buradaydım.” demenin bir
yolu oldu.
Trabzon’daki Tarihî Kalkanoğlu Pilavcısı adlı
işletmedeki masaüstü yazılarının konu edildiği bu çalışmada, içerik bakımından
bir sınıflandırma denemesi ile ziyaretçilerin duygu ve düşüncelerine tanık
olunmuştur. Söz konusu notlar, sosyal mekânlar ve sosyal alışkanlıklar üzerinden
insanların dışavurum araçlarını mukayeseyle irdeleme fikrini getirir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Mart 2018 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 11 Sayı: 21 |