Savaş, kırım ve sürgünler yaşamış insanlar, tanıklık ettikleri acılı süreçleri tarihe not düşmek amacıyla anlatmaya çalışmışlar ve bunu değişik yöntemlerle yapmışlardır. Yaşanılan travmatik geçmişler ve negatif anılar sanatsal ve düşünsel üretimin dayanağı olmuştur. Yeryüzünün farklı bölgelerinde yaşanan acı ve kayıpların bilinmesi sahada olmayı, kayıtlar tutmayı ve sözlü anlatıları derlemeyi gerektirmiştir. Gerçekleşenlerin aktarımı günlükten otobiyografiye nakledilme alanı bulurken unutturmama hususu gündeme gelmiştir. Savaş mağdurlarının, kaçakların, esir ve göçmenlerin beyan ve anıları başvuru kaynakları olmuştur. Bu çalışmada geçmiş bir dönem veya hadiseyi sosyal dolaşıma sokabilmek için romanları hatırlatıcı araçlar olarak değerlendirmenin mümkün olduğunu tartışacağız. Anadolu doğumlu bu iki yazarın kurgusal kesişimleri ve bellek aktarımları, Türk- Yunan Nüfus Mübadelesinin (1924) neden olduğu sosyo-kültürel spazmları karşılaştırmalı şekilde tahlil etmemize olanak tanımıştır. Bu çalışma, mübadelenin zorunlu bir tahliye olması nedeniyle diğer göç türlerinden farklı olarak, romanlarda hangi yönleriyle dile getirildiğini ve bunun sosyal belleğin canlanmasına olası etkisini inceler. Burada amaçlı örneklem için eşleştirdiğimiz Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikâyesi başlıklı roman dörtlüsü ile Dido Sotiriyu’nun İ Nekri Perimenun ve Matomena Homata romanlarının dışında bu zamana kadar hiçbir akademik mecra ve yayında anılmamış bir otobiyografinin çalışmamız için tamamlayıcı olduğunu belirtmek gerekir. Gerçek bir kişi olan Manoli Aksiyotis ve tanıklığı, kurmacada tanıklık kullanma durumundan romanda tanık göstermeye kadar birçok noktayı yanıtlamamıza olanak vermiş, bilişsel bir kaydın kurgusal kaydı dönüştürse de aslını bozmayabileceğini görmemizi sağlamıştır.
Türk Yunan Nüfus Mübadelesi Yaşar Kemal Dido Sotiriyu Roman Hatırlatma.
The remnants of the war, massacre and exile have tried to testify by various means. Traumatic past and negative memories have inspired artistic and intellectual works. Knowing the pain and losses experienced in different parts of the world required being in the field, keeping records and collecting oral narratives. While the transfer of what happened is possible trough various means from diary to autobiography, the issue of not being forgotten is on the agenda. Testimonies and memories of war victims, fugitives, prisoners and immigrants have been reference sources in the process. In this study, we will argue that novels can serve as reminder tools of a lost period or forgotten events by promoting their social circulation. The fictional intersection and memory transfers of two Anatolian-born writers has allowed us to analyze the reciprocal socio-cultural spasms caused by the Turkish-Greek Population Exchange (1924). The text analyzes the aspects and ways in which population exchange- which is a forced migration and thus stands apart from other types- is brought back in novels as well as its effects on social recall. Besides Yaşar Kemal's quartet titled Bir Ada Hikâyesi and Dido Sotiriyu's İ Nekri Perimenun and Matomena Homata, which are matched with purposeful sampling here, we can study an autobiography that has not been mentioned in any academic media or publications until now. It should be noted that it is complementary. Manoli Aksiotis, who is a real person, and his testimony have allowed us to address many issues from using testimony in fiction to showing witnesses in the novel, allowing us to see that a cognitive record may not distort the original event even when it transforms a fictional record.
Turkish-Greek Population Exchange Yaşar Kemal Dido Sotiriou novel reminding
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar, Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 19 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 14 Sayı: 34 |