Türkiye’de 1950’li yıllarda başlayan ve ulaşım araçlarının, teknolojinin gelişmesiyle hızlanan sanayileşme süreci kırsaldan kente göç hareketliliğine neden olurken, düzensiz kentleşmenin de ilk tezahürlerini görünür kılmıştır. Atlı göçebe kültüründen gelen Türk insanının, zorlu yaşam koşulları altında edindiği halk bilgisel pratikler, bugünün elverişsiz konut mimarisinde arada kalmış bir yaşam sürdürülerek devam ettirilmiştir. Mahremiyete önem veren Türk insanı, bir başka mahremin eşiğinde kendi yaşam anlayışına duvarlar örerek yeni çözüm arayışlarına da kapı aralamıştır. Bu makalede, Türk hayat felsefine ilişkin derin anlamlar barındıran geleneksel Türk evlerinden toplu konutlara geçişte kaybolan sembollerin, komşuluk ilişkilerinin, doğayla bütünleşik yaşam anlayışının nasıl bir dönüşüm yaşadığı irdelenmiştir. Bu bağlamda, kentleşme olgusunun en yoğun olduğu İstanbul ili örnekleminde, toplam 18 kaynak kişi ile toplu konutlarda karşılaşılan problemlerin kadınların dilinden aktarılması amaçlanmıştır. Araştırma mülakat ve gözlem metoduyla yürütülmüş, ses kaydı elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgular neticesinde, toplu konutlardaki standart mimarinin Türk hayat felsefesiyle bağ kuramadığı, gündelik ihtiyaçlara yeterli oranda cevap veremediği sonucuna ulaşılmıştır.
yok
yok
Bu çalışmanın ana hatlarının oluşmasına katkı sağlayan, Hacettepe Üniversitesi Türk Halk Bilimi bölüm başkanı Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu'nun "İleri Halkbilim Metod ve Teknikleri II: Bağlam Merkezli Kuramlar" adlı dersinde gerek mesleki bilgilerini gerekse folklor disiplinine dair yapmış olduğu özgün yorumlarını paylaşmasından dolayı kendisine teşekkürü bir borç bilirim.
While the industrialization process, which started in the 1950s in Turkey and accelerated with the development of transportation vehicles and technology, caused migration from rural to urban areas, it also made the first manifestations of irregular urbanization visible. The folklore practices acquired by the Turkish people, who came from the nomadic equestrian culture, under difficult living conditions, have been continued by maintaining a life in between in today's unsuitable residential architecture. Turkish people, who attach importance to privacy, have also opened the door to search for new solutions by building walls on their own understanding of life on the threshold of another privacy. In this article, it has been examined how the disappearing symbols, neighborhood relations, and the understanding of life integrated with nature have undergone a transformation in the transition from traditional Turkish houses, which have deep meanings related to Turkish life philosophy, to mass housing. In this context, it is aimed to convey the problems encountered in mass housing in the language of women with a total of 19 resource people in the sample of Istanbul, where the phenomenon of urbanization is the most intense. The research was carried out by interview and observation method, and sound recording were obtained. As a result of the findings obtained in the research, it was concluded that the standard architecture in mass housing could not connect with the Turkish philosophy of life and could not adequately respond to daily needs.
Turkish House Woman Urbanization Mass Housing Standard Architecture.
yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | yok |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 26 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 15 Sayı: 39 |