Önemli
coğrafi birimlerden biri olan dağlık alanlar, sahip oldukları doğal kaynak
değerleri açısından giderek daha fazla dikkati çekmektedir. İnsan unsuru ve
güvenlik olgusu ile birlikte değerlendirilmesi, dağları daha özel bir yönetim
ve politika uygulanması gereken alanlar haline getirmektedir. Türkiye gibi
2/3’ü dağlık olan bir ülkede, dağlık alanların potansiyellerinin sürdürülebilir
kalkınma ilkesi içerisinde değerlendirilmesi giderek önem kazanmıştır.
Oysaki
Türkiye’de dağ yerine “orman” kavramı öne çıkmıştır. Dağların önemine ilişkin
kamuoyu yönüyle genelde bir farkındalık da bulunmamaktadır. Dağ denildiğinde
öncelikle son yıllarda popüler hale gelen dağ yürüyüşleri akla gelmektedir.
Cumhuriyet döneminden (1923) günümüze, Orman Yönetimi ile Dağ Yönetimi
birleştirilmiş, “idare merkezli ve merkeziyetçi” bir yönetim biçimi öne
çıkmıştır. Yine, dağ köylüsü yerine “orman köylüsü” ifadesi öne çıkmıştır.
Dağlık alanlar, kırsal alan içinde kabul edilerek, sosyo-kültürel ve ekonomik
destek çalışmaları bu çerçeve içinde yürütülmektedir. Türkiye bir Avrupa Konseyi üyesidir ve “dağ
yönetiminde” etkinlik konusu, önerilen
tebliğ içeriğinde, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi anlaşmaları
perspektifinden değerlendirilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |