Hannah Arendt’in Antik Yunan dünyasına referansla yaptığı kamusal ve özel alan ayrımı, modern
dünyada önemini kaybetmiştir. Sağduyunun (sensus communis) oluştuğu ortam olan kamusal alanın
ortadan kalkması ve kamusal ile özel alan arasındaki sınırların bulanıklaşması ile birlikte şiddet
tezahür etmektedir. Sağduyunun ve onun ortamı kamusal alanın yokluğunun şiddetle bu ilişkisini
takiben başkalık ve kendilik deneyimleri de sekteye uğramaktadır. Bu çalışmada Arendtçi anlamda
sağduyu ile şiddetin ilişkisi ortaya konulduktan sonra bir sosyal medya ortamı olan Twitter’ın ne
anlamda bir kamusal alan oluşturduğu ya da gerçekten oluşturup oluşturmadığı ortaya konulacak,
ortaya çıkan durumun şiddetle ilişkisi incelenecek ve başkalık, kendilik ve öznellik deneyimlerinin
imkânı sorgulamaya açılacaktır. Bunların ortaya konmasında özel olarak Twitter’daki sosyal linçlerin
fenomenolojik bir araştırması yapılacaktır.
Konular | Dilbilim |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Temmuz 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 27 - MEDYA ve ŞİDDET-1 |