Akıl yürütme veya beş duyu vasıtasıyla bilinemeyip yalnızca vahiy yoluyla sâbit olan gaybî konulardan biri de kabir azâbıdır. Kabir azâbı konusunda bazı âyetlerin işareti ve çeşitli hadislerin de beyanları söz konusudur. Bu âyet ve hadisler itikadî mezhepler tarafından farklı yorumlanarak farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Ehl-i Sünnet âlimleri, Fir’avun ve ona uyanların sabah akşam ateşe arz edildiğini, kıyamet gününde ise azâbın en şiddetlisine çarptırılacaklarını, münâfıkların iki defa azap gördükten sonra ayrıca büyük bir azâba da mâruz bırakılacağını, kâfirlere cehennemdeki büyük azaptan önce yakın bir azâbın da tattırılacağını bildiren âyetler ile Hz. Peygamber’in kabirde azap gören bazı kimselerin sesini işittiğine, kabir azâbından Allah’a sığındığına, cenaze namazını kıldırdığı ölüyü kabir azâbından koruması için Allah’a dua ettiğine dair birçok hadisin kabir azâbının varlığına açık delil olduğunu kabul etmişlerdir. Öte yandan Cehmiyye ve Râfızâ’nın kâhir ekseriyyeti, Mu’tezile’den ise bazı âlimler, hesap ve mizandan önce görülecek azâbı akla aykırı bularak, kabir azâbına delâlet ettiği söylenen âyetlerin işaretini reddetmiş ve âhâd haber oldukları gerekçesiyle hadislerin beyanını da kabul etmemişlerdir. Günümüz İslâm dünyasında bu iki farklı görüşün de izdüşümleri mesabesinde olan oluşumlar bulunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle itikadî fırkaların kabir azâbına dair argümanları aktarılacak, daha sonra da yapılan bu yorumlardan hangisinin gerçeğe daha yakın olduğu tespit edilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 30 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 11 Sayı: 1 |
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.