The new developments taking place today have caused many new problems for Mus-lims. It is accepted that Islamic law has a structure that can produce solutions to new problems that will arise due to its validity until the qiyamah. The Quran and Sunnah are the two main sources to be consulted for solving new issues. In these two main references, there are ahkam closed to change, such as the principles of belief, as well as ahkam that will help to solve new problems by considering the common 'illahs and causes according to the time and conditions. When the studies on Islamic law are exam-ined, it will be seen that activities related to ‘illah / ta'līl were carried out in every period of Islamic legal history. Since qiyas was generally used in the meanings of "similar situation" and "reason" in fiqh studies conducted in the first period, the theory of ‘illah was accepted in a wider range compared to the later fuqaha.
The practice of qiyas, as one of the important dalils and methods of Islamic law ilm, has performed very useful tasks. Since it was used in a simpler and flexible way in the early periods when Islamic law began to emerge, the new issues arising could be resolved easily. The small logical propositions made to link ahkam to each other through a common basic feature found between the two issues did not yet exist at that time. For a number of reasons, in time, in order to prevent arbitrariness and link the ijtihad activities to a systematics, some restrictions were made through some rules and principles in the understanding of qiyas; one of the most common forms of ijtihad.
Ta'līl activity is the mental activity related to the goals and purposes of the ahkam contained in the nusus. The emergence of the ta'līl theory stems from the under-standing of being able to find solutions to the ever-developing events through a limited number of nusus and to determine the ahkam of new issues. Especially when the Quran, which is the basic basis for the solution of fiqhi issues, is examined in detail, it will be seen that the 'illahs of some ahkam are clearly explained, but they are also limited. For this reason, the theory of ta'lil has been accepted as one of the cornerstones of Islamic Law thought. Because, with the determination of the malady in the verses, it is possible to try to determine the basis that Shari takes into consideration while making the provisions. There are general and special issues regarding the interests of servants in the provisions that Allah imposes. While the general principles for the benefit of the servants are expressed as makâsidu’s-sharia, the special principles are described as malady and wisdom. In fact, although it is accepted that illness also includes wisdom, it is accepted that wisdom cannot always be considered as malady because it is not an objective, clear and stable feature in all situations.
Comparison is the method of obtaining judgment from the evidence, according to others, while sherry is considered as evidence. Compared to the processors who accept the comparison process as a method, the comparison has four items. These; asl, fer, malady and provision. According to the operators who saw the cut as sherry ‘evidence the sake of comparison is just the malady. For this, it is necessary to select the elements that may be a malady. The first processors call the "tahkiku'l-menât", while the second is called "tenkihu'l-menât". The third is called preference in the case of nations' offense. In this study, the principles and reasons of preference of Hanafi and Shafiî jurists in the choices they have made in case of offense between the same provinces and the results of the principles they observe will be tried to be determined.
In the study, it was seen that the scholars and jurists, who adopted different methods, made a great effort to identify the illness, which is the pillar of comparison, in order to find solutions to the problems, in order to establish a sound connection between events and facts. As a matter of fact, it has been understood that they developed a number of criticism methods to determine the health of the malady put forward for this purpose, and one of these methods is undoubtedly the "muâraza" method. With this method, the proceduralians explained the points to be considered in the detection of the disease and also determined the criteria to be followed for the preference when the detected maladies occur. For this purpose, Hanafi practitioners such as Serahsî centered illness and built the reasons for their preference around malady in order to eliminate the disorder, while Shafii scholars developed some criteria for the determination and treatment of malady based on their own methodologies. With these criteria, the uslists tried to accurately determine the qualities found in the originals that could be a disease. In this way, the uslists were able to defend the judgments they reached in fiqh as well as basing their own methodology.
yok
Meydana gelen yeni gelişmeler insan açısından sürekli bir takım yeni sorunun ortaya çıkmasına neden olur. İslam Hukuku da kıyamete kadar geçerli olması hasebiyle ortaya çıkacak yeni problemlere çözüm üretebilecek bir yapıya sahip olduğu kabul edilir. Kur’ân ve Sünnet yeni oluşan meselelerin halli için müracaat edilecek temel iki kaynaktır. Bu iki esas delilde inanç esasları gibi değişime kapalı ahkâm olduğu gibi, zaman ve şartlara göre aralarındaki ortak illet ve sebepler göz önünde alınarak yeni sorunların çözümüne yardımcı olacak hükümler de vardır. Fıkıh ilmiyle ilgili çalışmalar tetkik edildiğinde ta’lil ile ilgili işlemlerin İslam Hukuk tarihinin her döneminde yapıldığı görülecektir. İlk dönem yapılan fıkhî işlemlerde kıyas genelde benzer durum ve akıl gibi mânalarda kullanıldığı için illet teorisi daha sonraki fakihlere göre daha geniş bir sahada kabul görmüştür.
Kıyas işlemi İslam Hukuk ilminin önemli bir delil ve aracı olarak tarihi süreçte çok önemli işlevler ifa etmiştir. Kıyas işlemi fıkıh ilminin oluşmaya başladığı ilk dönemde daha sade ve esnek bir şekilde işlediği için meydana gelen yeni meselelere rahatlıkla çözüm bulunurdu. İki mesele arasında bulunan ortak temel bir özellik yolu ile ahkâmı birbirine bağlamak biçiminde yapılan küçük mantıkî önermeler o dönem henüz mevcut değildi. Bir takım nedenden ötürü zamanla keyfiliğe engel olmak içtihat faaliyetini bir sisteme bağlamak amacıyla içtihadın en yaygın şeklinden biri olan kıyas anlayışı bir takım ilke ve kaidelerle sınırlama yoluna gidildi.
Tarihi süreç içerisinde bazı fakihler itiraz etmesine rağmen kıyas işlemi bir delil ve yöntem olarak işlemeye devam etti. Kıyas işlemini geçerli delil ve yöntem olarak gören fakihler gerekçe olarak bazı ahkâmın ta‘lil edilmesini ileri sürdü. Bu fakihlere göre ta’lil faaliyeti nasların ihtiva ettiği ahkâmın maksat ve gayeleriyle ilgili zihnî faaliyette bulunma ameliyesidir. Ta’lil teorisinin ortaya çıkışı durmadan devam edip gelişen olaylara sınırlı sayıdaki naslar aracılığıyla çözüm üretebilme ve yeni meselelerin hükümlerini tespit edebilme fikrinden kaynaklıdır. Özellikle fıkhî sorunların çözümünde temel dayanak olan Kur’ân detaylı bir şekilde tetkik edildiğinde bazı ahkâmın illetinin açık bir şekilde ifade edildiği fakat bunların da sınırlı sayıda olduğu görülecektir. Bu nedenle ta’lil nazariyesi, İslam Hukuk düşüncesinin temel taşlarından biri olarak kabul edilmiştir. Zira naslardaki illetin tespiti ile Şâri’in hükümleri vazederken dikkate aldığı esasları belirleme işlemi söz konusudur. Allah’ın teşri ettiği ahkâmın kulların maslahatına yönelik genel ve özel hususlar bulunmaktadır. Kulların faydasına yönelik genel esaslar makâsıd diye ifade edilirken, özel esaslar da illet ve hikmet diye izah edilmiştir.
Kıyas bazı usûlcülerce şeri‘ bir delil olarak kabul edilirken bazı usûlcülere göre de delillerden hüküm elde etme yöntemidir. Kıyas işlemini yöntem olarak kabul eden usûlcülere göre kıyasın dört rüknü mevcuttur. Bunlar asl, fer, illet ve hükümdür. Kıyası şeri‘ delil olarak gören bazı usûlcüye göre ise kıyasın rüknü sadece illettir. Bu nedenle kıyas işlemini yaparken illeti sağlıklı bir şekilde tespit etmek önemlidir. Bu amaçla illetin sıhhatli bir şekilde tespiti yapılırken fer‘de illet olabilecek unsurları seçmek, fer‘de illet olamayacak unsurları ayıklamak ya da birbirine denk olan ve çatışan illetler arasında en uygun olanı tercih etmek gerekmektedir. Usûl alimleri ileti tespit ederken bir takım kıstaslar geliştirdikleri gibi teâruz eden illetleri seçmede bazı ilkeler belirlemişler. Bu çalışmada Hanefî ve Şâfiî alimlerin biri birine denk illetler arasında oluşan teâruz durumunda yapmış oldukları tercih işleminde gözettikleri esaslar ve tercih nedenleri, usûl eserlerinden tespit edilmeye ve gözettikleri esasların sonuçları ortaya konmaya çalışılacaktır.
Yapılan çalışmada farklı yöntemler benimsemiş olan usûlcü ve fakihlerin sorunlara çözüm bulmak için olay ve olguların naslarla irtibatını sahih bir şekilde kurmak adına kıyasın rüknü olan illeti tespit için büyük bir çaba sarf ettikleri görülür. Nitekim bu amaçla ileri sürülen illetin sıhhatini tespit için bir takım eleştiri yöntemi geliştirdikleri ve bu metotlardan birinin de şüphesiz muâraza yöntemi olduğu anlaşılır. Usûlcüler bu yöntemle illetin tespitinde hem dikkat edilmesi gereken hususları açıklar hem de tespit edilen illetler teâruz ettiğinde tercih için uyulacak kıstasları da belirlerler. Bu amaçla teâruzu gidermek için Serahsî gibi bazı Hanefî usûlcüler kendi anlayışları gereği illeti merkeze alıp tercih sebeplerini illet etrafında inşa ederken Şâfiî usûlcüler de illetin tespit ve teâruzu anında tercih işlemi için kendi usûl kaidelerinden hareketle asıl, fer‘, illet ve hükümle ilintili bazı ölçütler geliştirirler. Usûlcüler ortaya koymuş oldukları bu kıstaslarla asıllarda bulunan ve illet olabilecek vasıfların doğru olarak tespitine çalışırlar.
Yok
yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | yok |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 8 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 12 Sayı: 1 |
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.