Miras hukuku, ölen bireyin geride bıraktığı mal varlığı üzerindeki tasarrufları düzenleyen bir hukuk sistemidir. Ölen insana, kimlerin mirasçı olacağı ve mirasçılardan kimin ne kadar alacağı genel kanaate göre ayet ile sabittir. Nisâ suresinin 11. ayeti ile devamındaki ayetlerde mirasçılar ve payları detaylı açıklanmaktadır. Ancak ayetlerde miras dağıtılırken ne gibi yöntemin takip edileceği hakkında bilgi verilmemektedir. Bundan ötürü İslam’ın ilk çağlarında özellikle sahabe döneminde miras paylaşılırken sahabenin bazı problemlerle karşılaştıkları görülmektedir. Haliyle sahabe başta olmak üzere fakihler tarihi süreç içinde bu gibi problemleri çözüme kavuşturmak için farklı metotlara başvurmuşlar ve çözüm için birtakım kavramlar oluşturmuşlardır. Bunlardan biri de “tashîh-i mesâil/paydaların eşitlenmesi” metodudur.
Miras hukukunda mirasçılara pay dağıtılırken her mirasçının paydaki hissesi, kendilerine küsuratsız ve kalansız şekilde dağıtılmalıdır. Ancak kimi meselelerde hisseler ile mirasçıların sayıları arasındaki uyumsuzluk sebebiyle hisseler mirasçılara kalansız biçimde dağıtılamamaktadır. Hisseler ile mirasçıların sayıları arasında meydana gelen bu uyumsuzluk bazen bir grup mirasçının arasında görülürken bazen birden fazla grup mirasçı arasında görülmektedir. Bunun çözümü de tashîh-i mesâil/paydaların eşitlenmesi metoduna başvurmaktan geçmektedir. Tashîh-i mesâil ise yedi çeşit metodu içermektedir. Söz konusu yedi çeşit metodun ne olduğunu açıklamak ve hisselerin mirasçılara kalansız biçimde bölünemeyen meselelerin nasıl çözümlendiğini göstermeye çalışmak araştırmamızın ana hattını teşkil etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 22 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 12 Sayı: 1 |
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.