Bu makalede Kur’an-sîret münasebetine ilişkin bir kaç husus üzerinde durulacak, bu hususların hem tefsir çalışmaları hem de sîret yazımı açısından önemine dikkat çekilecektir. Kur’an’ın uygulamalı tefsiri mesabesindeki sîret ve sünnet’in tefsirin temel kaynakları oldukları bilinmektedir. Diğer taraftan Kur’an da sîretin sahih kaynağı ve onun yazımı için mihver konumundadır. Buna karşılık bilimsel bir sîret yazımı doğru bir peygamber tasavvuruna, doğru bir peygamber tasavvuru ise Kur’an’ın hakemliğine ihtiyaç duymaktadır. Bu ise sîret/sünnet ile Kur’an arasında diyalektik bir ilişki ve iç içelik manasına gelmektedir. Kur’an’dan anlaşıldığına göre Hz. Peygamber’in sîreti, Kur’an ahlâkının onun şahsında bir hayat tarzı olarak şekillenmesi ve adalet ilkesinin onun uygulamalarında somutlaşmasıdır. Zira Hz. Peygamber’in söz, sükût ve davranışlarıyla şekillenen sîreti, aynı zamanda onun sünnetidir. Sünnetin Kur’an’ın uygulamalı tefsiri olduğunda ise ihtilaf yoktur. Bu bakımdan makalede Kur’an ile sîret arasında sıkı bir bağ olduğu konu edinilmiş, Kur’an’ın tamamının onun sîretinin vahye yansıyan kısmı olduğu üzerinde durulmuştur. Kur’an’da geçen günlük hâdiselere dair âyetlerden geçmiş peygamber kıssalarına ilişkin âyetlere kadar, bütün Kur’an’ın onun sîreti çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği savunulmuştur. Buna göre her tefsir çalışması, aynı zamanda büyük ölçüde bir sîret çalışmasıdır. Kanaatimizce bu husus, onun sîretine ilişkin tarihsel arka planı ele almadan ve diyalektik bir süreç işletmeden sağlıklı bir tefsir çalışmasının ve Kur’an’ın atmosferine giriş yapmanın mümkün olmayacağını göstermektedir.
This article focuses on several aspects of the relationship between Qur’an and sirat and highlights the importance of these aspects in relation to tafsir and sirat writing. It is known that sirat and sunna which are the applied tafsir of Qur’an are the main sources of tafsir. On the other hand, Qur’an is both an authentic source and an axis for sirat writing. A methodologically correct sirat writing needs a correct notion of prophethood and a correct notion of prophethood needs the arbitration of Qur’an. This indicates a dialectic and intertwined relationship between sirat/sunna and Qur’an. Qur’an shows that sirat of the Prophet (pbuh) is the materialization of Qur’anic ethics and embodiment of Justice as a way of life in his personality. Yet, the sirat of Prophet (pbuh) which is formed by his words, silence and behaviours is his Sunnah at the same time. There is no dispute regarding that sunna is the applied tafsir of Qur’an. This article talks about the strong relationship between sirat and Qur’an and emphasizes that the whole Quran is part of the reflection of his sirat. It will be shown that from the verses about daily incidents to the ones about the stories of previous prophets, all verses of Qur’an should be understood in relation to his sirat. When viewed from this perspective all tafsir studies are at the same time a study of sirat. From our standpoint, this point shows that a sound tafsir study and understanding of Quran are not possible without taking into consideration the historical background of his sirat and the relationship between Quran and Sirat.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 19 Sayı: 2 |