The opposition between reason and nature has been one of the fundamental criteria that has shaped the dominant conceptions of humanity throughout cultural history. Nietzsche believes that the fundamental fallacy of the West is its fixation with the idea that there is something that dichotomies humanity and nature. This idea, for Nietzsche, originates from the Platonic binary oppositions. For Adorno and Horkheimer, the history of individual has been grounded in its ethical stance in relation to this dichotomy. They argue that Homer’s Odysseus is one of the earliest exemplars of the culture-nature dichotomy that represents the aforementioned tradition engrained in the vital codes of the Western civilization. Odysseus’s cunningness, his belief that any action will be legitimate if it grants victory and his reductive view of nature based on the absolute benefit for humans is the first exemplar of the Western enlightened individual. For Horkheimer, Nietzsche yearns for an approach to reason that goes beyond the nature-human dialectics, and his hope points to a cultural sphere other than the Homeric culture shaped by ‘the established realities of the West’. Such sphere of culture belongs to a different intellectual and social world where reason is not considered as a moment of nature-culture dichotomy. We can find a similar conception in the Thirteenth Epic Story of the Book of Dede Korkut, Salur Kazan Kills the Seven Headed Dragon, which was introduced by Professor Metin Ekici in 2019. This story offers a philosophical position and is in deep opposition to the Platonist tradi-tion dominated the Western Enlightenment thought. This study claims that Salur Kazan can be exempt from the criticism of the enlightened reason and put in opposition to Odysseus. Salur Kazan, the beylerbeyi in the Book of Dede Korkut, is a kind of hero who can be used to reevaluate the chaos-cosmos and nature-appearance dichotomies. Therefore, Salur Kazan makes it possible to imagine a totally different tradition of thought in contrast with the dominant patterns of the Enlightenment thought. In this paper, the theoretical basis of the contrast between Odysseus and Salur Kazan stems from the criticism of the enlightened individual. The findings show that Salur Kazan stands in opposition to Odysseus, through whom Adorno and Horkheimer discuss topics such as labour exploitation, the abuse of nature and cultural corruption. In this story, whilst confronting extraordinary events, Salur Kazan acts virtuously to promote the benefit of community and takes a peculiar stance on the culture-nature dichotomy. Thus, Salur Kazan embodies a new possibility to assess the concept of reason.
Aklın tabiat karşısındaki pozisyonu, kültür tarihi boyunca insanlığa dair ileri sürülen hâkim kavrayışlara yön veren temel kriterlerden biridir. Aydınlanmacı akla yönelik eleştirilerini Platoncu geleneği merkeze koymak suretiyle temellendiren Nietzsche’ye göre Batı’nın temel yanılgısı, insanı doğadan ayıran bir şey olduğu düşüncesine dayanan Platoncu ikili karşıtlıklar dünyasından kurtulamamak olmuştur. Adorno ve Horkheimer’a göre bireyin tarihi, onun bu ayrılık fikri karşısında aldığı etik pozisyonlar dolayımıyla yazılmaktadır. Adorno ve Horkheimer, söz konusu geleneği temsil eden ve Batı medeniyetinin yaşamsal kodlarına sirayet eden kültür-tabiat ikiliğinin ilk örneklerinden birinin Homeros’un yarattığı Odysseus karakterinde hayat bulduğunu iddia ederler. Odysseus’un kurnaz tavırları, zafere giden yolda eylendiği sürece meşru kabul ettiği davranışları, doğaya egemen olmayı insan için mutlak yarara indirgeyen kendine özgü bakış açısı, Batı’nın modern aydınlanmacı bireyinin ilk örneği gibi görünür. Aklın, doğa-insan diyalektiğinin ötesinde ele alınmasına yönelik Nietzscheci beklenti ise Horkheimer’ın deyimiyle ‘Batı’nın tescilli gerçekleriyle’ şekillenen Homerik kültürün dışında, tabiata değer atfeden ama bu değerleri tabiatın ona bahşettiği yetenekler dolayımıyla üreterek aklı, tabiat-kültür karşıtlığının momenti olarak değerlendirmeyen bir anlayışa, başka bir düşünsel ve toplumsal evrene dairdir. Bu düşünceye çok yakın bir kavrayışa, Dede Korkut Kitabı’nın on üçüncü boyunda rastlamaktayız. Dede Korkut Kitabı’nın 2019 yılında Prof. Dr. Metin Ekici tarafından bilim dünyasına tanıtılan “Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi” adlı on üçüncü boyu, Batı’nın aydınlanmacı düşünme sistemlerini domine eden Platoncu geleneğin karşısında bizlere bambaşka bir felsefi pozisyonu önermektedir. Bu çalışmada iddiamız odur ki Dede Korkut Kitabı’nda Oğuzların beylerbeyi olarak geçen Salur Kazan, Nietzscheci akıl eleştirisinin ve bu eleştiriden destek alan Adorno ve Horkheimer’ın hedefindeki Odysseus karakterinin karşısında, aydınlanmacı akıl eleştirisinden muaf tutulabileceğini söylediğimiz, kültür tarihinde kaos ile kozmos ikiliğinin ve tabiat ile onun görünüşteki karşıtının yeniden ele alınmasına, aydınlanmacı tutumun baskın motiflerinin karşısında tümüyle farklı bir düşünme geleneğinin tahayyül edilebilmesine olanak tanıyan bir kahraman tipi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma boyunca, Odysseus ile Salur Kazan karakterleri arasında kurulan karşıtlığın kuramsal temelleri, çıkış noktasını Nietzsche’nin aydınlanmacı akıl eleştirisinde bulan Adorno ve Horkheimer’ın aydınlanmış birey eleştirisi bağlamında ele alınmıştır. Söz konusu kuramsal tartışmadan elde edilen sonuçlar göstermektedir ki Adorno ve Horkheimer’ın Odysseus karakterini takip etmek suretiyle emek sömürüsü, tabiat istismarı ve kültürel yozlaşma gibi başlıklar altında ortaya koydukları Odysseia okumalarının karşısına, bu eleştirilerin bir karşıt tezi olarak Dede Korkut Kitabı’nda yer alan Salur Kazan karakteri getirilebilir. Eserde Salur Kazan’ın karşılaştığı olağanüstü olaylarda Odysseus’un aksine toplumsal faydayı başa koyan erdemli davranışları ile kültür-tabiat ikiliği karşısında aldığı pozisyonlar, Adorno ve Horkheimer’ın Odysseus karakterine yönelik getirdikleri kuramsal eleştirilerin karşısında yeni bir olanağı temsil eder.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar, Türk Halk Bilimi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |