Stith Thompson’un Motif Indeks of Folk literature’ünde bir cezalandırma biçimi olarak eşeğe ters bin-dirilme motifine yer verilir. Emine Çakır, “Nasreddin Hoca eşeğe neden ters bindi? Kim bilir…” başlıklı yayımlanmamış deneme yazısında bu motifin bizdeki karşılığına yönelik kimi belirlemeler yapar.1 Batı ve Doğu kültürlerinde sıklıkla karşımıza çıkan, folklor dışında (özellikle karnaval geleneğinde), yazın, tarih, hukuk, sanat gibi farklı alanlarda kullanılan motif birçok ülkede bağlama göre değişiklikler göstermektedir. Buna göre, söz konusu motifin algılanma biçimi üzerinde bir çalışma yaparken hemen baştan şu ayrımı göz önünde bulundurmak gerekir: “Eşeğe ters binme” ile “Eşeğe ters bindirilme” birbirinden ayrı iki edimdir. Birincisi bir “istenç” düşüncesine bağlıyken, ikincisi bir “istençsizlik” düşüncesine bağlıdır. Birisi etken iken diğeri edilgendir. Etkende özne, eylemin gerçek öznesidir; edilgende ise gerçek özne başkasıdır (halk); görünürdeki özne, eyleme/edime maruz kalandır. Biri etik, ahlak, hoşgörü, inanç (din) perspektifinde de-ğerlendirilmeye; diğeri ise yine ahlak, inanç (din) yanında şiddet (aşağılama, alay, cezalandırma), dolayı-sıyla adalet perspektifinde değerlendirilmeye elverişlidir. Nasreddin Hoca’da eşeğe ters binme motifi birinci tanıma uygundur. Batı kültürlerinde ise yinelenen benzer motif (daha çok eylem), ikinci tanıma uygun düşmektedir. Farklı özneler, farklı edimler doğal olarak motivasyonların da farklılaşmasına kapı aralar. Örneğin motif, Nasreddin Hoca’da daha çok bir saygı/saygısızlık ikileminde gündeme gelirken Batı kültürlerinde (özellikle Fransa’da) Ortaçağ’dan XIX. yüzyılın sonlarına gelinceye değin özellikle bir “ce-zalandırma” imgesi/edimi (ve ritüeli) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazıda Nasreddin Hoca’nın eşeğe neden ters bindiği sorusuna değil de (bu konuda çok şey söylendi), daha çok eşeğe ters bindirilme motifinin Fransa’da olduğu kadar kimi başka ülkelerde ve yapıtlardaki uygulamaları ve anlamları üzerinde kısaca duracağız. Buna göre daha çok gösterilen üzerinde odaklanarak toplumsal bir cezalandırma biçiminin karnaval dönemlerinde bir ritüele dönüştürüldüğüne vurgu yapacağız. Kuşkusuz ritüelleşen bir eylemin yazınsal bağlamda da karşılıkları bulunmaktadır. Kimi yazarlar (örneğin Ségur) söz konusu ritüelin özünü bir anlatı bağlamında şu ya da bu işlevle dönüştürerek yenidenyazmaktan geri durmamışlardır. Artsüremsel olduğu kadar eşsüremsel bir perpektifte yinelenen kurumsal bir olayın farklı dönemlerdeki uygulanışı ara-sında bölgeye, ülkeye göre farklılar bulunduğu görülebilmektedir. Nasreddin Hoca’daki karşılığından ayrı olarak Batı kültürlerinde şamata, karnaval, deliler bayramı gibi toplumsal pratiklerle gündeme gelen eşeğe tersine bindirilme ritüeli Batı imgeleminde toplumsal olduğu kadar siyasal, ideolojik, ahlaki vb. bir yönelimle ortak duyuşun bir yansıması olarak yerleşik değerlerin toplum nezdinde algılanışı, toplumsal tepkiler konu-sunda da bilgilendirmektedir. Toplumsal alışkanlıklar konusunda çalışma yapanlar yanında bir başka ülkeye giden ve eşeğe ters bindirilme ritüeline tanık olanlar, ayrıca sanatçılar söz konusu ritüelin uygulanışına ilişkin bilgiler aktarırlar. Bu yazıda eşeğe ters bindirilme ritüelinin algılanma biçiminin irdelenmesine yöne-lik kimi belirlemeler yapılacaktır.
Stith Thompson's Motif Index of Folk literature includes the motif of making one riding a donkey backwards as a form of punishment. Emine Çakır, in an unpublished essay titled, “Why did Nasreddin Hodja mount the donkey backwards? Who knows…”, gives some definitions of the equivalent of this motif in Türkiye. The motif in question, which is frequently encountered in Western and Eastern cultures and used in different fields such as literature, history, law, art, apart from folklore (especially in the carnival tradition), varies according to the context in different countries. Hence, while working on the perception of the motif in question, it is necessary to consider the following distinction: “Riding a donkey backwards" and "being forced to ride a donkey backwards" are two different acts. The former is related to an idea of "will", while the latter is related to an idea of “involuntary”. One is active while the other is passive, respectively. In the active, the subject is the real subject of the action; in the passive, the real subject is someone else (the peo-ple); the apparent subject is the one which is exposed to the action. The active one should be evaluated from the perspective of ethics, morality, tolerance, belief (religion); the passive one is suitable to be evaluated from the perspective of morality, belief (religion) as well as violence (humiliation, ridicule, punishment), and therefore justice. The motif of mounting a donkey backwards in Nasreddin Hodja is suitable for the first definition. In Western cultures, the recurring similar motif (mainly action) fits the second definition. Differ-ent subjects and different actions naturally open the door for the differentiation of motivations. For example, while the motif comes to the fore in Nasreddin Hodja more of a respect/disrespect dilemma, in Western cultures (especially in France) it appears as an image/act (and ritual) of "punishment" from the Middle Ages until the end of the nineteenth century. In this article, it will be focused not on the question of why Nasred-din Hodja mounts the donkey backwards (a lot has been said about it), but rather on the applications and meanings of the motif of mounting the donkey backwards in France as well as in some other countries and works. Accordingly, by focusing more on the signified, we will emphasize that a form of social punishment is transformed into a ritual during carnival periods. Undoubtedly, a ritualized action has its counterparts in the literary context. Some writers (for example, Ségur) did not hesitate to rewrite the essence of the ritual in the context of a narrative by transforming it with one function or another. It can be seen that there are differences according to the region and country between the implementation of an institutional event recur-ring in a synchronic as well as diachronic perspective in different periods. Apart from its counterpart in Nasreddin Hodja, the ritual of putting the donkey back on the agenda in Western cultures with social prac-tices such as uproar, carnival and crazy's feast is not only social but also political, ideological, moral, etc. in the Western imagination. As a reflection of common sense with an orientation, the perception of established values in the eyes of the society also informs about social reactions. In addition to those who work on social habits, those who went to another country and witnessed the ritual of putting the donkey upside down, as well as artists, give information about the practice of the ritual. In this article, some determinations will be made in order to examine the perception of the ritual of riding the donkey backwards.
Riding the donkey backwards charivari carnival ritual folk law.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |