Kültürle ilgili tanımlamaların, ağırlıklı olarak, bir kültürü bir başka kültürden ayırmaya yarayan ölçütleri vurgulamaya yardımcı olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra bireyin kişisel ve toplumsal kimliğinin oluşmasında belirleyici olan pek çok toplumsal grup (cinsel, ekonomik, ırksal, etnik, dinî,
siyasal vb.) söz konusudur. Bireyin tercihleri ve aidiyetiyle farklılaşan kültürel kimlikler, konuyla ilgili
bir başka kavram olarak çokkültürlülük veya kültürel çeşitlilik kavramını ortaya çıkarmaktadır. Bu
çalışmada esas alınan tanımlamayla, yalnızca ırksal, etnik ve inanca dayalı çeşitlilikten ziyade çokkültürlülük, ırk, etnik köken, dil, cinsel eğilim, cinsiyet, yaş, engellilik, sınıfsal statü, eğitim, dinî/manevi
eğilim ve diğer kültürel boyutların geniş kapsamını kabul eder. Bunlar bireylerin ırksal, etnik, kişisel
vb. kimliklerinin hassas yönlerini oluştururken; her bir kültürel boyut kendine has sorunlar, ön yargılar, dinamikler taşır ve çokkültürlü alanlarda çalışanların bu kültürel dinamiklere ve sorunlarına dair
yeterli duyarlılığa sahip olması gerekir. Dil öğretimi sınıfları da öğrenici gruplarının ve kültürlerinin
homojenlik gösterip göstermemesine bağlı olarak tekkültürlü veya çokkültürlü olabilirken; kültürlerin
karşılaşma/temas alanı olarak dil öğretimi sınıflarının ve süreçlerinin, kültür merkezli çalışmaların
kavramlarıyla ele alınabilecek pek çok dikkat çekici konuyu ve sorunu içerdiği görülmektedir. Mikro
saldırganlık (microaggression), cinsiyetçi tutum ve davranış araştırmaları bağlamında erkek merkezlilik, Avrupalı beyaz ölü veya yaşayan erkek fenomeni dil öğretimi süreçlerindeki ilişkileri çerçevesinde
dikkat çekilen kavramlardandır. Bunların içerisinde, Amerika’da sosyal hayat ve eğitim ortamlarında
ırkçı tutum ve eylemleri ele alan alanyazının içerisinde 1970’lerde ortaya çıkan ve özellikle psikolojik
danışmanlık alanyazını tarafından geliştirilerek yaygınlaştırılan bir kavram olarak mikro saldırganlık
kavramı, dil öğretimi bağlamında ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Mikro saldırganlık, hedef dilin
temsilci de olabilen öğretici ve ders materyalleri ile öğreniciler arasında veya öğrenicilerin kendi aralarında açıktan veya örtük biçimde ortaya çıkabilmektedir. Kültür temelli söz konusu önyargı ve çatışmalara yönelik dil öğreticilerde, materyal geliştiricilerde ve eğitim-öğretim yönetimlerinde farkındalık
oluşturmak, bu süreçlerin nasıl yönetilebileceğine dair danışmanlık sunabilmek için konunun çeşitli
yönleriyle araştırılması yararlı olacaktır. Bu bağlamda yazıda, hem kültürel olarak belirli özel veya
göreceli yapıların hem de evrensel kültürel fenomenlerin etkisinde ortaya çıkan düşünme biçimleri,
tutum ve eylemler üzerinde durulmaktadır. Kültürlerin bu türden temas alanlarında, klişeleşmiş düşünme biçimleri (stereotypes) ve önyargılar iletişimde belirleyici olmaktadır. Dil öğretiminde kültürel
konulara, sorunlara yaklaşımda, öğrenicilerin düşüncelerini, değerlerini tek tipleştirmeyi işaret eden
“eritme potası” yerine mevcut düşünceleri, değerleri saygılı, anlayışlı ve empatik ilkelerle koruyarak
bir arada bulundurabilmeyi de işaret eden “türlü güveci” eğretilemesinin bugün hemen her yerde yaygın bir kabul olduğu söylenebilir. Konunun araştırılmayı bekleyen pek çok yönünün işaret edildiği yazı,
çeşitli yönleriyle kültür çalışmaları uzmanlarının dikkatini, hedef dilin ve öğrenicilerin kültürlerinin
yanı sıra evrensel kültüre dair kabullerin etkisinde, bir yandan kültürel çatışma öte yandan kültürlerarası empatik yaklaşımlarla biçimlenen dil öğretimi sınıfları ve süreçlerine çekmeyi amaçlamaktadır.
Dolayısıyla dil öğretimi ve öğrenimi ortamları, bu yazıda kültürel kabuller, tutumlar ve davranışların
analiz edilebileceği bir araştırma kaynağı ve alanı olarak işaret edilmektedir.
mikro saldırganlık dil öğretimi kültürel önyargı ve mikrosaldırganlık dil öğretiminde çokkültürlülük
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 16 Sayı: 122 |