Öz
Salgın hastalıkların başta ekonomi olmak üzere toplum hayatını genellikle sosyal, siyasal, kültürel, eğitim vb. alanlarda olumsuz olarak daha fazla etkilediği görülmektedir. Dönemin şartlarına göre devlet yöneticileri de bu tür salgın hastalıkları önlemek amacıyla çeşitli tedbirler almışlardır. İlk olarak Aralık 2019'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve buradan tüm dünyayı tehdit eder bir konuma gelen yeni tip koronavirüs (COVID-19), hızlı bir biçimde yayılmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 11 Mart 2020 tarihinde bu hastalığı pandemi (küresel salgın) ilan etmiştir. Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde görülen bu virüse karşı uluslararası ortak çalışmalar yapılmakta ve birtakım tedbirler alınmaktadır. Bu türden küresel salgınların yayılımının önlenmesinde ülkelerin tek başlarına alacakları tedbirlerin yeterli olamayacağı, küresel bir bütünlük içerisinde hareket edilmesi gerektiği yetkililer tarafından dile getirilmektedir. Bununla birlikte toplumların kendi iç dinamiklerinin harekete geçirilmesi de -sosyal, siyasal, dinî, kültürel vb.- bu küresel salgının önlenmesi/kontrol altına alınması noktasında etkili olabileceği aşikârdır. Bölgesel, yerel ya da küresel olarak ortaya çıkabilen değişkenler hastalıkların yayılmasında ya da önlenmesinde önemli ölçüde rol almaktadır. Halkın acılarını, problemlerini, sevinçlerini, sevgilerini, korkularını, coşkularını her devirde dile getirmeyi görev addeden ve bir anlamda onların sözcüleri konumunda olan âşıklar, ortaya çıkan bu yeni virüse karşı kayıtsız kalmamış; mevcut durumu ve bu durumun ortaya koyduğu şartları şiirlerinde dile getirmişlerdir. Bu çalışmamızda âşıkların sosyal medya hesaplarında ve çeşitli platformlarda yayınlamış oldukları şiirlerinde virüsün ortaya çıkışıyla birlikte bu durumun toplum tarafından nasıl algılandığını ele alış biçimlerine ve bu konudaki görüşlerini ifade ediş şekillerine değinilmiştir. Böylelikle âşıkların toplumu hangi yönde manipüle ettikleri ve bu konuda nasıl bir sosyal sorumluluk üstlendikleri kendi ifadelerinden yola çıkılarak anlaşılmaya çalışılmıştır. Âşıkların küresel salgın sürecinde şiirlerinde genel olarak sokağa çıkma yasağı, koronavirüs fırsatçıları, manevi değerlere karşı çıkma, virüsün ekonomik ve sosyal hayata etkisi, kutsal mekânların boş kal- ması, sosyal medya paylaşımları, temizlik kurallarına uyma, eğitim öğretime ara verilmesi, sağlık çalışanlarına övgü, evde kalma çağrısı, virüsün çıkış kaynağına sitem, Doğu Türkistan'a yapılan zulüm, dünya liderlerine tepki gibi pek çok konuda şiirler söylediği ve böylelikle halkın duygularına tercüman oldukları ifade edilebilir. Ayrıca bu küresel salgın karşısında geleneğin sürekliliğinin devam ettirilebilmesi için tüm paydaşların üzerine düşen görevi yerine getirdiği tespit edilmiştir. Özellikle sosyal medya araçlarından istifade edilerek geleneğe ait pek çok unsurun -âşık faslı, âşık atışması, hikâye ve masal anlatma vb.- izleyici/dinleyicilerle buluşturulması geleneğin canlı bir biçimde sürdürüldüğünün en önemli göstergesi olarak değerlendirilebilir. Önceki yüzyıllarda görülen salgın hastalıklar karşısında âşıkların halk tababetinden yararlanılması konusundaki görüşlerine karşın günümüz âşıklarının modern tıptan yana tavır koymaları oldukça dikkat çekicidir ve bunu bir zihniyet değişik- liği olarak değerlendirmek gerekir.