Öz
Bireylerin topluluğa entegre edilme sürecinde, hemen bütün toplumlar için hayati bir “durak” olarak yorumlanan evlilik törenleri; gerek biçimsel formları ve gerekse içerdikleri sosyo-kültürel anlamlar nedeniyle sosyal bilimler sahasında önemli bir çalışma alanı olarak belirirler. Bu bakımdan evliliğin ve ona bağlı olarak ortaya çıkan aile kurumunun; insan ve davranışlarıyla ilgilenen hemen her disiplin için başat bir tema hâline geldiği görülür. Dolayısıyla “iktidar”, “toplumsal cinsiyet rejimi”, “ekonomik yapı”, “mülkiyet”, “üretim tipleri”, “duygusal bağımlılık”, “çocuk”, “miras”, “göç”, “ideoloji” veya “söylem” gibi dillere pelesenk olmuş pek çok kavramın, başta sosyoloji ve antropoloji olmak üzere diğer sosyal bilim şubelerinde de çoğunlukla evlilik ve aile kurumuna iliştirilerek çözümlenmeye çalışıldığı anlaşılır.