Öz
İnci Aral’ın 2014 yılında yayımladığı Kendi Gecesinde adlı romanı halk tiyatrosu türlerinden biri olan gölge oyunundan yeni bir estetik formda yararlanmanın bir örneğini sunar. Her bir bölümü Karagöz ve Hacivat tasviriyle başlayan romanda hem Karagöz’ün oğlu, Kara adıyla bir karakter olarak vücut bulmuş hem de romanda Karagöz yeniden yazılıp sahnelenen bir metin olarak ortaya konmuştur. Böylece romanın içinde varlığı somut bir biçimde görünür olan Karagöz, romanı metinlerarası ilişkiler ve yeniden yazım kuramları bağlamında incelemeye olanak tanır. Hacivat ve özellikle de Karagöz romanın bağlamına taşınmış, romanın bir parçası hatta ana izleğin yansıma alanı olmuş, romanı hem izleksel hem anlamsal yönden desteklemiş, başta romanın başkarakteri olmak üzere roman kişilerini anlayıp yorumlamada kilit bir rol üstlenmişlerdir. Belirtmek gerekir ki romanın ortaya koyduğu anlama süreci tek yönlü değildir; Karagöz roman karakterlerini aydınlatmakla kalmaz, romanın başkarakteri sayesinde Karagöz de yeniden yorumlanır. Aral, geleneksel gölge oyununa bağlam merkezli halk bilimi incelemelerinin anlayışıyla paralel bir biçimde yaklaşmış, kendi romanı bağlamında Karagöz’ü özgürleştirici, düşsel açıdan zengin, toplumsal, siyasal ve cinsel göndermeleri yoğun bir metin olarak ele almıştır. Başkarakterin anlatıcı olarak işlevi, yazarın bu yaklaşımını okura geçirmektir. Başkarakterin toplumsal dayatıları, “normal” ve “gerçek” olarak sunulanı, verili erkeklik ve kadınlık tanımlamalarını, kendilik, farklılık, ötekilik, cinsellik, cinsiyet, aile, özgürlük gibi kavramları sorgulayarak özfarkındalık geliştirip eleştirel bir tavır takınması Karagöz’ün onun önüne serdiği her türlü varoluşa, muhtelif olma biçimlerine açık çoksesli âlem sayesinde gerçekleşmiştir. Yine aynı biçimde Karagöz alıcısında böyle bir bilinç düzeyi oluşturacak bir metin olarak yorumlanmıştır. Aral’a göre gücünü düş ve mizahtan alarak haz, keyif ve eğlence dolu bir dünyada alıcısını eğlendirirken bilinçlendiren böyle metinler günümüzde yeniden yazılmalıdır. Yazar, Karagöz’ü sadece tipleri ve içeriği açısından kıymetli bulmaz, Karagöz’de yüksek bir estetik ve sanatsal değer de bulur. Bunlar, yazarın Karagöz’ün yeniden dolaşıma girmesini istemesindeki poetolojik, edebî gerekçeleridir; yazara göre mizahtan gücünü alan, komedi yönü ağır basan Karagöz metinleri zaten gündelik hayatında onlarca sorunla uğraşan insanlar için trajik metinlere göre daha ilgi çekici, daha rahatlatıcı ve daha inceliklidir. Aral, içerdiği yapısal ve estetik özellikler bakımından Karagöz’ün ayrıksılığını ve etkileyiciliğini ortaya koyarken aynı zamanda ideolojik gerekçelerle de Karagöz’ün yeniden yazımını savunur. Başkarakteri üzerinden, yaşadığı dönemde Karagözvari bir metne ihtiyaç olduğu düşüncesini okurla paylaşır; ona göre siyasi, toplumsal her türlü güncel sorunu sahneye taşımak için Karagöz çok uygun bir ideolojik araçtır. Yazar, mevut Karagöz diriltmelerinden memnun değildir. Toplumsal, siyasal ve cinsel meseleler üzerine zengin çağrışımları, yoğun göndermeleri olan bir metin, geleneksel öz korunarak yeniden yazılmalı, oyun çağın teknolojik imkânlarından yararlanarak yenileşmeli, canlı ve etkili olmalı, seyirciyi kendisine çekmeyi başarabilmelidir. Aral, yenileşmenin ve gelenekle kurulacak bağın nasıl olması gerektiği konusundaki önerilerini Kabare Kara için yapılan hazırlıklar ve bir hayalîye dönüşmüş başkarakterinin taslak Karagöz metni üzerinden somut bir biçimde ortaya koyar. Makale, bu bağlamda yazarın poetolojik ve ideolojik gerekçelerle başkarakteri üzerinden Karagöz’e yüklediği anlamları ve roman içinde yeniden sahnelenen Karagöz’ü gelenek ve yenilik ekseni üzerinden yorumlamayı amaçlamaktadır.