The precondition for making an intersemiotic analysis is that two different signs of systems (for example, a text and a picture) must be in a contextual as well as a formal exchange. It is a necessity that the said exchange operation takes place according to a certain strategy. Accordingly, whether it is folkloric or not, the transfer of a content to a folklore text or, on the contrary, to another artistic form, or rather its use in one or another artistic form, is sufficient to initiate an intersemiotic analysis process. Practices such as creating a separate meaning effect by using folklore tools from many fields such as literature, painting, music, cinema, architecture, and dynamicizing the common thought by taking it beyond a simple stereotype are frequently applied. Various functions of such a process can be mentioned. As is known, the most frequently repeated function in the context of folklore is the maintenance of national identity. Undoubtedly, individual functions can be mentioned as well as common functions. For example, the language or style created by an author using folklore content becomes his hallmark. Such uses include information about an author's perception as well as a society in the face of reality. It facilitates its identification. From an intersemiotic perspective, the use of proverbs in fields other than folklore is not a new practice or invention (for example, it is seen that proverbs are frequently used in the field of literature); proverbs, which are mostly defined as a type of "short form" in themselves, go beyond being a simple (stereotyped) repetition phenomenon and go beyond being a mere short form when subject or when set to matrice in a text. In a way, the short form (proverb) turns into a story in the discourse of an enuncia-tion subject (author), it constitutes the essence of the story. In this way, it goes one step beyond a semiotic, semantic, thematic, and intellectual analysis and becomes suitable for an inter-semiotic analysis. An updated meaning is added to the fixed meaning that these approaches seek. In this way, an alternative door to the possibility of identity persistence is opened. So, in this article, by adopting such a perspective, we will talk about the dramatization of the proverb, the process of playing a minimalist folklore instrument by transfer-ring it to the theater context. The naming of "dramatic proverb" opens the door to the beginning of an in-tersemiotics process based on the exchanges of two separate disciplines. Thus, folklore content is repeated by transforming with this or that function. The dramatic proverb that emerged in France (the 17th and 18th centuries), when moral, thought, character, aphoristic, maxim, and sentence discourses were at their peak, is full of examples embodying how a folklore material was transformed (the titles of the books immediately confirm it). Without a textual analysis within the boundaries of this article (this is a separate issue), we will first be content, with its historical process which initiates an intersemiotics analysis, by revealing the use of the dramatic proverb usage in different periods, emerged in France in the 17th century and lasted until the end of the 19th century.
Göstergelerarası bir çözümleme yapabilmenin ön koşulu iki ayrı gösterge dizgesinin (örneğin bir metinle bir resmin) biçimsel olduğu kadar içeriksel bakımdan alışveriş içerisinde olmasıdır. Söz konusu alışveriş işleminin belli bir stratejiye göre gerçekleşmesi bir zorunluluktur. Buna göre folklorik olsun ya da olmasın bir içeriğin bir folklor metnine ya da tersine, bir folklor içeriğinin başka bir sanatsal biçime aktarımı, daha doğrusu şu ya da bu sanatsal biçimde kullanımı göstergelerarası bir çözümleme sürecini başlatmaya yeterlidir. Edebiyat, resim, müzik, sinema, mimari vb. pek çok alanda folklor gerecini kullanarak ayrı bir anlam etkisi yaratmak, ortak düşünceyi yalın bir basmakalıp olmanın ötesine çekerek dinamikleştirmek gibi uygulamalara sıklıkla başvurulmaktadır. Böyle bir işlemin değişik işlevlerinden söz edilebilir. Bilindiği gibi, folklor bağlamında en sık yinelenen işlev ulusal kimliğin sürmesidir. Ortak işlevler yanında kuşkusuz bireysel işlevlerden de söz edilebilir. Örneğin, folklor içeriğini kullanarak bir yazarın yarattığı dil ya da biçem onun ayırıcı özelliği durumuna gelir. Bu tür kullanımlar bir toplumun olduğu kadar bir yazarın gerçeklik karşısındaki algısına ilişkin bilgiler içerir. Onun tanımlanabilirliğini kolaylaştırır. Göstergelerarası bir perspektiften baktığımızda, atasözlerinin folklor dışındaki alanlarda kullanımı yeni bir uygulama ve buluş değildir (örneğin, edebiyat alanında atasözlerinin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir); çoğunlukla bir “kısa biçim” türü olarak kendi içinde tanımlanan atasözleri yalın (basmakalıp) bir yineleme olgusu olmanın ötesine geçerek konulaştırıldığında ya da bir metinde ana-kalıp (fr. matrice) durumuna getirildiğinde salt bir kısa biçim olma özelliğini aşar. Bir bakıma kısa biçim (atasözü), bir sözceleme öznesinin söyleminde öyküleşir ya da öykünün özünü o oluşturur. Böylelikle göstergebilimsel, anlambilimsel, izleksel, düşünsel bir çözümlemenin bir adım daha ötesine geçerek göstergelerarası bir çözümlemeye elverişli duruma gelir. Söz konusu yaklaşımların, arayışına çıktıkları sabitlenmiş anlama güncellenmiş bir anlam eklenir. Kimliğin sürmesi olasılığına bu yolla alternatif bir kapı aralanmış olur. Bu yazıda böyle bir perspektif benimsenerek, atasözünün dramlaştırılmasından, minimalist bir folklor gerecinin tiyatro bağlamına aktarılarak oyunlaştırılması sürecinden daha çok artsüremsel bir tutum benimsenerek söz edilecektir. “Dramatik atasözü” adlandırması iki ayrı disiplinin alışverişlerine dayanan göstergelerarası bir sürecin başlangıcına kapı aralar. Böylelikle bir folklor içeriği şu ya da bu işlevle dönüşerek yinelenir. Ahlak, düşünce, karakter, özlü sözlü, sağsözlü, özdeyişli söylemlerin en yoğun olduğu dönem Fransa’sında (XVII ve XVIII. yüzyıllar) ortaya çıkan dramatik atasözü, bir folklor gerecinin nasıl dönüştürüldüğünü somutlaştıran örneklerle doludur (kitapların başlıkları bu görüşü hemen baştan doğrular). Bu yazının sınırları içerisinde metinsel bir çözümleme yapmadan (bu ayrı bir konu) Fransa’da XVII. yüzyılda ortaya çıkan ve XIX. yüzyıl sonlarına değin süren dramatik atasözünün göstergelerarası bir çözümlemeyi başlatan farklı dönemlerdeki kullanımını daha çok tarihsel süreç içerisinde ortaya koymakla yetinilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 18 Sayı: 137 |