Çağdaş İslam dünyasındaki tefsir hareketi, daha geniş ufuklu,
daha derin yansımaları olan, çağdaş düşünceye daha uygun ve tefsir mirasına
daha çok katkısı olan bir yönelişe tanık olmuştur. O da belâğat,
fesâhat, ses ve ifade güzelliği yönünden Kur’ân’ın beyânî i‘câzını ortaya
koyan beyânî tefsir yönelişidir. Kur’ân’ın ifade üslubuna dair incelikleri
açıklayan beyânî tefsir, genel tefsirden bir cüz olup sanatsal açıdan
takdîm-te’hîr, hazif-zikir, teşâbüh-ihtilaf ve bir lafzı diğerine tercih etme
gibi ifade üslubuyla ilgili incelikleri ortaya çıkaran bir tefsir çeşididir.
Beyânî tefsir düşünce, ilim ve metot şeklinde üç aşamadan geçmiştir.
Peygamber, Sahabe ve Tabiûn’un bu alandaki katkıları düşünce aşamasını;
tedvîn döneminde Ebu Ubeyde, Ferrâ ve Câhız’ın tefsir alanındaki
çalışmaları ilim aşamasını; 20. yüzyılda Emîn el-Hûlî’nin ve Âişe Abdurrahman
Bintü’ş-Şâti’in çalışmaları da metot aşamasını oluşturmuştur
Konular | Din Araştırmaları |
---|---|
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2016 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mayıs 2016 |
Kabul Tarihi | 20 Mayıs 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 2 |