İslâm
düşüncesi tarihinde Meşşâî geleneğini oluşturan filozoflar arasında İbn Rüşd
birçok açıdan ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Kendisinden önce gelen el-Fârâbî
ve İbn Sînâ gibi, bu geleneğin en büyük temsilcileriyle kıyaslandığında İbn Rüşd,
insanın tabiî etkinliklerinden biri olarak felsefede Aristotelesçi “felsefe
yapma” tarzını daha vurgulu bir biçimde sahiplenmektedir. Buna ilaveten, onun
felsefî kitabetinin de büyük bir kısmının Aristoteles’in eserleri üzerine
yazmış olduğu şerhlerden oluştuğu düşünülürse, İbn Rüşd’ün gerçek anlamda bir
filozof olarak görülüp görülemeyeceği sorusu gündeme gelmektedir. Çağdaş
araştırmacılar İbn Rüşd’ün entelektüel mirasını okurken bazen onun şârih
kimliğini öne çıkararak, bazen de göz ardı ederek anlamaya çalışmaktadır. Bu
makalede İbn Rüşd’ün “şârih” ve “filozof” kimlikleri yan yana getirilerek nasıl
bir düşünce adamı olduğu üstünde durulduktan sonra, yeni bir perspektif
eşliğinde onun Aristoteles şerhlerinin bazı temel özelliklerine dikkat
çekilmiştir. Böylece, İbn Rüşd’ü anlamaya çalışan çağdaş bir okuyucunun maruz
kaldığı, İbn Rüşd’ün düşüncesindeki felsefe-şerh “gerilimi” giderilmiş ve ona
ait Aristotelesçi şerh külliyâtının nasıl bir yaklaşımla ele alınması gerektiği
açığa çıkarılmıştır.
As a member of the Peripatetic tradition within the Islamic thought, Averroes appears as a distinctive figure in many respects. When compared to al-Fārābī and Avicenna, undoubtedly two of the most prominent representatives of the tradition, Averroes evidently places greater emphasis on the Aristotelian style of “philosophizing,” in line with his view of philosophy as one of the innate human activities. Additionally, if we consider that Averroes’ philosophical writings almost completely consist of his Aristotelian commentaries, then, ipso facto, we are confronted with the dilemma of whether or not he can be labelled as a philosopher, in the true sense of the word. In the attempt to understand Averroan intellectual heritage today, most of the contemporary scholars tend to either overstress or completely ignore Averroes’ “commentatorial” character. In this study, I will try to offer a new perspective to the reader of Averroes’ commentary corpus by juxtaposing, and consequently reconciling his dual identity, that of philosopher and commentator. Furthermore, by acquainting the reader with the structure and peculiarities of Averroes’ commentary work, I will put forth a revised approach to it.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 14 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 6 |