Nişanlılık tarafların birbirlerini tanımalarına, geleceğe yönelik ortak planlamalar yapmalarına, evlilik kararını pekiştirmelerine ve ailelerin kurulacak yuva konusunda fikirlerinin oluşmasına imkân veren bir aşamadır. Evlenme niyetiyle başlansa da bazen nişanlılık evlenmeyle neticelenmemektedir. Taraflardan birinin ölümü, nişanı karşılıklı veya taraflardan birinin tek taraflı iradeyle bozması veya nişanlılardan birinin başka biriyle evlenmesi gibi hallerde nişanlılık evlenmeyle neticelenmemektedir. Nişanlılık sürecinde gerek nişanlılar gerekse aile veya yakınları arasında çeşitli münasebetler kurulduğu için nişanın bozulmasında kusurlu davranışı bulunan kimsenin kusursuz veya az kusurlu tarafa uğrattığı maddi ve manevi zararları tazmin borcu modern beşeri hukuklarda kabul görmüştür. Klasik kaynaklarda bu yönde veriler bulunmasa da günümüz uygulamalarından yola çıkan İslam hukukçularından bazıları, son dinin zararın izale edilmesiyle ilgili genel yaklaşımından ve bu yönde ortaya konan fıkhi külli kaidelerden hareketle belirli şartların gerçekleşmesi halinde nişan bozmadan doğan maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Burada maddi zararlar, nişan yapılmasaydı uğranılmayacak olan menfi zararları ifade eder. Nişanın bozulmasında az kusurlu tarafın elem duyması, toplumda rencide olması, depresyona girmesi, ümitlerinin kırılması, psikolojik dengesinin bozulması gibi manevi zararlar oluşabilmektedir. Bu çalışmada İslam hukuku açısından nişan bozma kaynaklı maddi ve manevi zararların tazmini ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Aralık 2021 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 30 Kasım 2021 |
Kabul Tarihi | 10 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 13 |