Meşruiyeti önceki ümmetlere kadar uzanan Ramazan orucu, İslam’ın beş temel şartından biridir. İslam’ın ilk döneminde isteğe bağlı olarak tutulan oruç zamanla her mükellef tarafından edası farz hale gelmiştir. Gün boyu yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle eda edilen orucun ifası için kişinin hem manevi hem de fiziki açıdan hazır olması gerekir. Bu nedenle yolcu ve hasta gibi fizyolojik olarak oruç tutmaya müsait olmayan mazeret sahiplerinin oruç tutmamalarına izin verilmiştir. Böyle bir durumda olup da oruç tutamayan kimsenin tutamadığı orucu telafi edilebilmesi için ileri sürülen yükümlülüklerden biri de fidye verilmesidir. Fidye, fıkıhta sıkça başvurulan ve yerine göre farklı anlam yüklenen bir kavramdır. Ramazan orucu fidyesinden kasıt; hastalık ve yaşlılık gibi şer’î bir özre sahip birinin oruç tutamadığı her gün için bir yoksulu doyurmasıdır. Oruç fidyesi meşruiyetini, âlimler arasında bazı görüş ayrılıkları olmakla birlikte Bakara suresinin 184. âyetinden almıştır. Fidye olarak hurma, buğday ve arpa gibi yiyeceklerin verileceği ileri sürülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 8 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 15 |