Kerâmet kavramının, kesin olmamakla birlikte IX. asrın ikinci yarısında bir terim olarak kullanıldığı görülmektedir. Türklerin eski inançlarında mevcut olan şamanın sıradan insanlarda görülmeyen doğaüstü fiiller göstermesi inancı, İslamlaşma sürecinde veli inancı ile yeni bir form kazanarak devam etmiştir. Zamanla tarikat kurucularının veya şeyhlerin tanıtıldığı ve övüldüğü menâkıbnâmeler yazılmıştır. Bu eserlerde kerâmet menkıbeleri, insanüstü özellikler atfedilerek anlatılmakla birlikte, dikkatli ele alındıklarında yazıldıkları dönemin kültürel, dini, sosyal ve siyasi bakış açılarını da ortaya koydukları görülmektedir. Horasan erenleri olarak da isimlendirilen Türk mutasavvıfların büyük bölümünün XIII. yüzyılın ilk yarısında Moğol istilasından kaçarak özellikle Doğu ve Orta Anadolu’ya yerleştikleri görülmektedir. Bu mutasavvıflar, yerleşik halkın inançlarına saygı duymakla birlikte kendi inançlarını da özellikle hümanist uygulamaları ile yaygınlaştırmıştır. Elvan Çelebi’nin ailesinin de bu mutasavvıf ailelerden birisi olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada, Elvan Çelebi’nin Menâkıbu’l-Kudsiyye isimli eserinde onun ailesine mensup silsiledeki şeyhlerin kerâmet anlatımları, kelam ve tefsir literatüründeki kerâmet bağlamında değerlendirilecektir. Fehrese ve mu‘cem literatürü, ilimle geçen bir ömrün hâsılası olarak sema, kıraat ve icazet gibi makbul metotlarla rivayet, bir âlimin rihle haritası, bir fehresenin inşası ve en fazla okunan hadis eserleri gibi bilgilere yer verilmektedir.
It is seen that the concept of karamah was introduced as a term in the second half of the 9th century,
not certain though. The belief that the shaman, which appears in the old beliefs of the Turks, demonstrates supernatural acts that are not seen in ordinary people, continued by gaining a new form with the belief of walî in the Islamization process. Over time, manâqibnamas were written in which the founders of the order or sheikhs were introduced and praised. In these works, the tales of karâmah are told by attributing superhuman characteristics, and when carefully considered, it is seen that they reveal the cultural, religious, social and political perspectives of the period in which they were written.It is seen that most of the Turkish Sûfis, also known as Khorasan saints, escaped from the Mongol invasion in the first half of the 13th century and settled in Eastern and Central Anatolia. These Sûfis, while respecting the beliefs of the settled people, also spread their beliefs, especially with their humanist practices. It is known that Alwan Chalabi's family is one of these sûfi families. In this study, the karamah narratives of the sheikhs in the lineage belonging to his family in Alwan Chalabi's work Manâqib al-Qudsiyyawill be evaluated in the context of karamah within the science of kalam and tafsir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 22 Şubat 2023 |
Kabul Tarihi | 29 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 16 |