Mark Twain’s The Adventures of Huckleberry Finn has been regarded as a manifestation of the American exceptionalist myth which has profoundly influenced American national identity. Drawing on this interpretation, this article asserts that Mark Twain’s novel not only valorises the ethos of American exceptionalism, but also undermines it. The American exceptionalist perspective is predicated upon the constructed opposition between the Old World and the New World. This American myth is alleged to originate from the American Puritans’ belief in their errand into the wilderness and to draw upon the frontier experience. The polarity between civilization and nature established by the American myth corresponds to the clash between culture and savagery that structures Mark Twain’s novel. Hence, it provides ground for the discussion of this novel within the context of the American exceptionalist myth. The discussion concentrates on Huck’s relationship with his female guardians and his father, and his encounter with Jim and this paper argues that Huck’s experience is in accord with the American myth in terms of his flight from the domesticating dynamics of civilization and his venture into the wilderness, whereas his narrative also subverts the American ethos in regard to the confusion of identities and the permeability of boundaries.
Huckleberry Finn American Exceptionalism and National Identity American Exceptionalism
Twain’in Huckleberry Finn’in Maceraları adlı romanı, Amerikan ulusal kimliğini derinden etkileyen Amerikan istisnacılığı mitinin bir tezahürü olarak görülmüştür. Bu yorumdan yola çıkarak, bu makale bu romanın sadece Amerikan istisnacılığını takdir ve temsil etmekle kalmadığını, aynı zamanda bu söylemin altını oyduğunu da iddia etmektedir. Amerikan istisnacılığı, yeni dünya ve eski dünya arasındaki yapay bir zıtlığa dayanmaktadır. Bu Amerikan mitinin, Amerikalı Püritenlerin yabanıl doğayı düzenleme, evcilleştirme görevine dayanan inançlarından kaynaklandığı ve sınır deneyiminden beslendiği ileri sürül- mektedir. Amerikan istisnacılığı miti tarafından kurulan uygarlık ve doğa arasındaki kutupluluk, Twain’in romanını biçimlendiren kültür ve vahşet arasındaki çatışmaya denk gelmektedir. Bu yüzden, bu romanı Amerikan istisnacılığı bağlamında okumak ve tartışmak çok verimli olmaktadır. Bu tartışma önce Huck’ın kadın vasileriyle ve babasıyla olan ilişkisine odaklanıp, daha sonra Jim ile olan dostluğuna yoğunlaş- maktadır. Bu çalışma, Huck’ın yaşantısının, medeniyetin uysallaştırıcı dinamiklerinden kaçması ve yabanıl doğaya doğru bir yolcuğu arzu etmesi açısından Amerikan istisnacılığı ile örtüşürken, diğer taraftan da bu anlatının kimliklerin birbirine karışması ve sınırların geçirgenleşmesi açısından da Amerikan istisnacılığı mitini alt üst ettiğini savunmaktadır.
Huckleberry Finn Amerikan İstisnascılığı ve Ulusal Kimliği Amerikan İstisnascılığı
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 9 Sayı: 2 |
Adres: Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 07058 Kampüs, Antalya / TÜRKİYE | E-Posta: mjh@akdeniz.edu.tr |