Osmanlı yargı teşkilatının gelişim çizgisi açısından diğer sosyal
alanlara nazaran daha oturmuş bir yapıda olduğu söylenebilir. Uzun yıllar
Osmanlı ve diğer İslâm toplumlarında yargılama görevini ifa eden kadıların
önünde zengin İslâm Hukuku literatürü olmuştur. Ayrıca eğitim kurumlarından en
fazla istifade edenler de hukukçular olmuştur. Adaletin dağıtılması ve bu
konuda hassas olunmasına yönelik birçok emir ve yönlendirme İslâmi naslarda
mevcuttur. Maddi hukuk kurallarının olaya uygulanışında usul hükümleri adaletin
gerçekleşmesinde son derece yardımcı fonksiyon icra ederler. Yargılamanın
seyrinde aksamanın olmaması, aleniyet, delillere ulaşma ve olaya düzgün tatbik
edilmesi, yargılama düzeni, kayıt tutulması gibi usûli konularda karmaşık
olmayan, sade yapısıyla, uzunca bir imparatorluk döneminde önemli görevler
üstlenmiş olan Osmanlı kadılık müessesesi, zaman içerisinde çok tekamül
geçirmiştir. Tanzimat öncesi yargı dışında sorumlulukları da olan kurumun
verdiği kararlar, kadı sicillerinde kayıt altına alınmıştır. Bunların tamamı
henüz tam olarak gün ışığına çıkmamış olmakla birlikte, Osmanlı genel sistemi
içerisinde mutena bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tanzimat sonrasında
ise modernleşmeye batılılaşma penceresinden bakan toplum, yerli değerler üzerinden
çalışma yapmak yerine, kendisinden önde olduğuna inandığı batılı devletlerin
maddi ve usul hukuku kodlarını iktibas etmeyi tercih etmiştir. Bu dönemde
farklı yargısal kurumlar ve bunlara ait usul hükümleri ile birlikte, temelde
ikili ve ama özünde parçalı bir yapı oluşmuş ve bu durum Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşuna kadar sürmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 22 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 8 Sayı: 1 |
MANAS Journal of Social Studies (MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi)