Language is the memory of a nation and the biggest evidence of being a nation. A nation comes into existence in history stage with its language. Every type of change a nation had in historical context appears in the language which is a “changing and developing natural asset, means and a social concern”. Turkish language which we met written samples of it for the first time in Gokturk Epigraphs in the 8th century has changed, developed and became dissimilar in accordance with various reasons. Turkish language encountered many powerful cultures and civilizations throughout history such as Chinese, Indian, Persian, Arabic and Western civilizations and was affected from these. Among these encounters, with the decision of to be involved in western civilization and Islamic civilization being mostly a “civilization change” process, influence of those civilizations became more intense on Turkish language. In our country influence of those two civilizations, Islamic and Western, on our language have been discussed for years under the name of “simplification/being purified” in general and still being discussed as the occasion arises.From this point of view, subject of our study is composed of “authors, developing attitude towards words originating from Arabic, Persian and Western languages” which covered twelve pages of the magazine of Turkish Language in 1970. Objective of this study is to evaluate suggestions and enlighten today by constituting two headings according to the scope of discussions, around “apprehension of conservation” regarding “ongoing Turkish”, with the efforts of “nativisationpurification-refinement” in 1970.
Turkish language words originating from Arabic Persian and Western languages ongoing Turkish efforts of nativisation-purification-refinement.
Dil, bir milletin hafızasıdır, millet olduğunun en büyük delilidir. Tarih sahnesinde milletler, dilleriyle yaşayıp var olmaktadırlar. Milletlerin tarihi süreçte geçirdikleri her türlü değişim de kendisini, “değişen ve gelişen” bir yapı olarak dilde göstermektedir. Yazılı örneklerine, ilk defa 8. yüzyılda Köktürk Kitabeleri’nde rastladığımız Türk dili de çeşitli sebepler doğrultusunda değişmiş, gelişmiş ve farklılaşmıştır. Türk dili, tarih boyunca Çin, Hint, Fars, Arap ve Batı medeniyetleri gibi birçok güçlü medeniyetlerle karşılaşmış, bu karşılaşmalardan etkilenmiş ve aynı zamanda etkilemiştir. Bu karşılıklı etkileşmeler daha çok bir “medeniyet değiştirme” çabası olarak karşımıza çıkan“İslâm” medeniyeti ve “Batı” medeniyetine geçiş süreçlerinde daha çok yoğunlaşmıştır. Ülkemizde de dilimiz üzerinde bu iki medeniyetin etkileri, genel olarak “sadeleşme/özleşme” adı altında uzun yıllar tartışılmış ve yeri geldikçe de tartışılmaktadır. Buradan hareketle çalışmamızın konusunu, 1970 yılı Türk Dili dergisinin on iki sayısında yazarların dilimizdeki “Arapça, Farsça ve Batı dillerinden gelen kelimelere karşı takındıkları tavırlar” oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı, 1970 yılında “özleştirme-arındırma-tasfiye” çabaları ile “yaşayan Türkçeyi” “koruma kaygısı” etrafında, ileri sürülen görüşleri, tartışmaların içeriğine göre iki başlık oluşturularak değerlendirmek ve günümüze ışık tutmaktır.
Türk dili Arapça Farsça ve Batı dillerinden gelen kelimeler yaşayan Türkçe özleştirme-arındırma-tasfiye çabaları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 11 Sayı: 26 |
.