Dünya, 20.Yüzyılın ikinci yarısına geçerken, iki kutuplu bir siyasal yapının çekim gücüne maruz kalmış ve büyük bir türbülansın içine doğru sürüklenmiştir. Siyasal çekişmeler, iktisadi, politik, ideolojik ve benzeri beklentilerin etrafında, anlık değişen politikalar ülkelerin tarafını veya müttefikini değiştirebilmiştir. Döneme damgasını vuran Müttefikim olmayan Düşmanımdır yaklaşımı ittifaklar sisteminin gücünü arttırmış ancak küresel güvensizliği tırmandırmıştır. Bu güç mücadelesinin yarattığı ortam ve Soğuk Savaş kutuplaşmasındaki yumuşama Türkiye’nin Adnan Menderes dönemindeki siyasal ve politik yörüngesinin seyrinde etkili olmuştur. İki kutuplu uluslararası bir siyasal ortamda Amerikan eksenli ve bu anlamda tek kutuplu bir yaklaşıma doğru yönelen Türkiye’nin politik tutumunun ve diplomatik sınırlarının, özellikle Amerika’nın 1957 sonrası oluşan Ortadoğu siyaseti sonucunda farklılaştığı anlaşılmaktadır.
Menderes, 1958’den sonra dış politikada SSCB eksenli yeni bir yaklaşımı programına almıştır. Türkiye için bu tutumun aslında tek yanlı bir dış politikadan çok yanlı bir dış politikaya doğru siyasal bir yönelimi ifade etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu çalışmada, dönemin süper güçleri olarak dünya siyasetinde terazinin ibresi olma mücadelesi veren ve bu anlamda yeni politikalar üreten, yöneten iki gücün (Rus-Amerika) kıskacında Ortadoğu’da yaşanan dış politik çekişmelerin yönü, Menderes Döneminin söz konusu değişmeler karşısında geliştirdiği tutum analiz edilmeye çalışılacaktır.
Adnan Menderes , Ortadoğu Rusya Amerika 1957 Suriye Krizi Türkiye
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 17 Sayı: 46 |
.