İnsanlık tarihinin sağlık atlası olabilecek nitelikte hayat karelerine tanıklık etmiş ve etmekte olan bir şehirdir İstanbul. İstanbul’un her bir yanına sirayet eden patojenler, şehrin peşini 20. yüzyılın başlarına değin bırakmamıştır. Bu çalışmayla İstanbul’da vuku bulmuş veba, çiçek, kolera, cüzzam ve verem gibi bulaşıcı hastalıkların neden olduğu salgınlara ve onların tarihteki izleri niteliğindeki imgeler üzerinden bir bakış getirirken, İstanbul’u epidemiyolojik geçiş teorisinin basamaklarına oturtarak salgınların geri çekilmesine eşlik eden kamu sağlığı stratejilerinin, sanayileşme ve yaşam süresine bağlı olarak ortaya çıkan dejeneratif hastalıklar ile modernize insan ürünü salgınların ve yeni salgınlar çağının teorinin aşamaları üzerinden açıklanması hedeflenmiştir. Bu amaçla üç bölüm olarak tasarlanan çalışmanın ilk bölümünde salgınlar ve kıtlıklar çağından etkilenen şahıslar, salgınlarla baş etmek için tesis edilen kurumlar, hastaneler, yazılan bir risale ve bir dua kitabı örnekleri üzerinden bulaşıcı hastalıklar ele alınmaktadır. Çalışmanın
ikinci bölümünde salgınlar döneminin kapanmasında etkin rol oynayan kurumlar ve stratejiler ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde ise çağın getirdiği hastalıklara ek olarak çıkabilecek yeni bulaşıcı hastalıkların şehrin geleceğine etkileri irdelenmektedir.
İstanbul bulaşıcı hastalıklar salgınlar epidemiyolojik geçiş teorisi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 22 Nisan 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2020 |
Gönderilme Tarihi | 13 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 22 |