Osmanlı toplumu bir içecek olarak kahveyle 16. yy. başlarında tanışmış, yüzyılın ortalarında Osmanlı başkentinde kahvehanelerin açılması ile kahve kültürü yayılmıştır. Kahveye rağbetin artmasının bir sonucu olarak, çiğ kahvenin kavrulup çekilmesi için ihdas edilmiş olan tahmishane ortaya çıkmıştır. İstanbul’da ilk tahmishane, Tahtakale’de, bugün de Tahmis Sokağı olarak adlandırılan bölgede, 1590’lı yıllarda kurulmuştur. Zamanla sayısı ikiye çıkan tahmishanede, 18. ve 19. yüzyıllarda yıllık yaklaşık 550-650 ton kahve çekilmiş ve Osmanlı başkentinin sakinlerinin tüketimine sunulmuştur. 18. yüzyılın sonuna dek Yemen kahvesi, sonrasında ise Frenk kahvesi tahmishanenin ana ham maddesini oluşturmuştur. Bu makale İstanbul Tahmishanesinin ilk olarak kurulduğu 16. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın ortalarına kadar, idari ve mali yönetimi, nizamları, çalışanlarının durumu, çalışma şartları, gelir ve giderleri gibi konuları incelemeyi amaçlamaktadır. Kahve ve kahvehaneyi sosyal, siyasi ve kültürel açıdan ele alan mevcut literatürden farklı olarak bu makale kahvenin Osmanlı iktisadi hayatında gümrük, tüccar, esnaf, tüketim, kahvehane ve özelde de tahmishane iş birliğiyle bir sektör hâlini alma sürecini ele almaktadır.
Osmanlı Devleti İstanbul tahmishane Frenk Kahvesi Yemen Kahvesi
Ottoman society first met coffee as a beverage in the early sixteenth century, and coffee culture flourished with the establishment of coffeehouses in the Ottoman capital in the middle of the century. As a result of the increasing demand for coffee, tahmishane, which was established to roast and grind raw coffee, has emerged. Tahmishane, which was established to roast and ground raw coffee, arose as a result of the increased demand for coffee. The first tahmishane in Istanbul was established in Tahtakale, in the region called Tahmis Street today, in the 1590s. In the 18th and 19th centuries, the tahmishane, whose number expanded to two throughout time and was offered to the residents of the Ottoman city, brewed
approximately 550-650 tons of coffee annually. Coffee beans coming from Yemen was the main raw material in the tahmishane until the end of the 18th century, later the Frankish coffee entered the industry. The purpose of this article is to investigate topics such as administrative and financial management, physical structure, employee condition, working conditions, income and expenses from the establishment of the tahmishane in the sixteenth century until the middle of the nineteenth century. Unlike recent scholarship which considers coffee and coffeehouses in social, political, and cultural terms, this essay explores the process of coffee becoming a sector in Ottoman economic life through the collaboration of customs, judges, merchants, traders, consumers, coffeehouses, and, in particular, tahmishane.
Ottoman State Istanbul tahmishane Frankish Coffee Yemen Coffee
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |