Osmanlı İmparatorluğu döneminde, çift yanlı kayıt yöntemi deneyimleri olmuşsa da, bu yöntemin yaygınlaşması mümkün olamamıştır.
Cumhuriyet kurulduğunda ise, başlangıçta (1923-1928), tüccarın bilinçlenmesi ve muhasebeye sahip çıkması için gerekli ortamın oluşturulmasına çalışılmışsa da, 1928’de bu girişimlere son verilmiş ve 1950’lere kadar özel kesimin bilinçlenmesi konusu hiç ele alınamamıştır.
Böyle bir ortamda vergiciliğin çağdaşlaşması konusunda başlatılan girişimler ve vergilerin kayıt düzeninden, beyan usulü ile alınmak istenmesi, muhasebeyi vergiciliğe bağlamış ve bütün yüz yıl boyunca muhasebenin vergi hukuku içinde gelişmesinin önünü açmıştır.
Cumhuriyet dönemi boyunca da, dünyada olduğu gibi muhasebenin ticaret hukuku içinde gelişmesini temin edecek bir girişim olmamıştır. Atatürk’ün iktisadi devlet teşekküllerini oluştururken, muhasebeciliğin örgütlenmesi ve muhasebe biliminin gelişmesi doğrultusu da ortaya çıkan fırsatlar da kaçırılmıştır.
Although there were efforts to benefit from the double entry bookkeeping during the Ottoman Era, its widespread usage was not possible.
During the early years (1923 - 1928) of the Republic, an environment was created to raise awareness towards accounting practices among merchants. These attempts ended in 1928 and this issue did not receive any attention until 1950s.
Modernization of taxation and declaration of income tied accounting into taxation. As a result, accounting practices developed within tax laws.
There were no attempts providing the development of accounting within commercial laws through the Republic period. Organization of accountancy and development of accounting knowledge were missed opportunities that could be initiated during the same period of Ataturk's commercial state enterprises.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 17 |