Bu makale, Bruno Taut'un Glashaus'u üzerinden ekspresyonizmin mimari özelliklerini ve dönemin çağdaş mimari anlayışını incelemeyi hedeflemektedir. Ekspresyonizm, I. Dünya Savaşı sonrasında Almanya'da doğan bir mimari akımdır. Avrupa'nın genelinde etkili olan Art Nouveau akımının Alman varyantı olan Jugendstil'den etkilenmiştir. Savaş koşullarının yarattığı duygusal yoğunluk, bu sanatı derinden etkilemiş ve bu etki, akıma yansımıştır. Ekspresyonizm, duygusallığın etkisiyle yaratıklar, mağaralar, dağlar, kristaller gibi biçimlerde yoğun olarak kullanılan, hem organik (biomorfik) hem de geometrik motifleri içeren bir tarzı benimsemiştir.
Bu akımın önemli teorisyenlerinden Erich Mendelsohn'un savaş sırasında posta pulları için çizdiği eskizler, akımın oluşumunda büyük bir rol oynamıştır. Bu dönemde, forma fonksiyonun üstünlüğü vurgulanmış, süslemelerden arındırılarak daha güçlü bir ifade biçimi aranmıştır. Ekspresyonizm döneminin özelliklerini yansıtan çeşitli eserlere imza atılmıştır.
Önemli ekspresyonist eserlerden biri olan Bruno Taut'un Glashaus yapısı, Werkbund Sergisi için 1914 yılında tasarlanmıştır. Bu yapı, teknolojik ilerlemenin bir göstergesi olmanın yanı sıra Alman cam endüstrisinin de ne denli gelişmiş olduğunu sergilemektedir. Dolayısıyla, bu çalışma, Bruno Taut'un Glashaus'u üzerinden ekspresyonizmin genel özelliklerine odaklanarak, dönemin çağdaş mimari anlayışını incelemeyi amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tasarım (Diğer) |
Bölüm | Derleme Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 28 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 15 Sayı: 1 |