Mu’tezile, büyük oranda, İslam’a sonradan dâhil
olan milletlerin yol açtığı sorunlarla eş zamanlı olarak tarih sahnesine
çıkmıştır. Farklı etnik, kültürel, dinsel ve felsefi cereyanların ürettiği
sorunlar, geleneksel yaklaşımlarla cevap bulmayınca, Mu’tezili düşünce ilgi
odağı olmuştur. Mu’tezile İslam’la karşılaşan topluluklarla öncelikle “akıl”
üzerinden bir iletişim dili kurmuştur. Bu iletişimin manevi motivasyonu ise, emr-i
bi’l-ma’rûf nehy-i ‘ani’l-münker ilkesi olmuştur. Bu ilke, Mu’tezilenin
“öteki”ne ulaşma çabasının kurumsal karşılığı olmuştur. Bu çalışma, iyiliği
emretme kötülüğü nehyetme ilkesinin ortaya çıktığı koşulları ve bunun Mu’tezile
için taşıdığı anlamı irdeleyecektir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Temmuz 2017 |
Gönderilme Tarihi | 24 Şubat 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
ISSN: 1309-6087, e-ISSN: 2459-0711
Mukaddime is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).