S. S.: Türkiye’deki mevcut durumun post-sekülerizm tartışmalarıyla hiçbir bağlantısı yok. Çünkü post-sekülerizm şöyle bir şey: Bir kere hem Katolik hem Protestan coğrafyalarında ileri gelişmiş kapitalist demokrasilerde laikliğin temel bir norm olduğu, politik aktörlerin çoklardan biri olmayı çoktan kabul etmiş olduğu bir siyasal yapı var. Örneğin, Vatikan bunu 1960’larda yapıyor. “Katolikliğin yapabileceği tek şey dünyada barışa ve demokrasiye katkı sunmaktır, bunun ötesine, siyasal alana hiçbir şekilde karışamaz” diye görüşünü ilan etti Vatikan. Protestanlık başından itibaren laikliği kendi gelişiminin sonucu olarak görüyor, dolayısıyla post-Hıristiyan bir mesele var. Yani laiklik zaten var, ama bunun ötesinde kamusal alanda dini aktörlerin görünürlüğü var. Dolayısıyla kamusal alanda dini aktörler bu çoklu kamusallık içinde çoklardan biri olarak
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Söyleşi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 38 Sayı: 4 |