Bugünkü bilgilerimize göre, On beşinci yüzyıla ait olduğu kabul edilen dört Türkçe cerrahi monografi vardır. Bunların ilki Cerrâhiyetü’l-hâniye’dir. Onu Alâ’im-i cerrâhîn, Cerrahnâme, Terceme-i hulâsa fi fenni’l-cirâhe izler. Bu dört cerrahi monografi, esas olarak Yunan hekimlerinin Arapçaya çevrilen eserleri ile İslâm dünyasının meşhur hekim ve cerrahlarının kitaplarından hazırlanmış derlemelerdir. Bazılarında Osmanlı hekimlerinden alıntılar da yer almaktadır. Cerrahnâme, Alâ’im-i cerrâhîn ve Hulâsa Tercümesi, hekim bulunmayan yerlerde halka faydalı olmak amacı ile yazıldıklarından basit ve pratik bilgiler içerir. Cerrâhiyetü’l-hâniye ise cerrahlık ilmini öğrenmek isteyenlere seslendiği için detaylı ve öğreticidir. Bu cerrahnâmeler dönemin cerrahi anlayışına uygun ve benzer konular içermektedir. Hatta bazı bölümler aynen diğer bir cerrahnâmede yer almaktadır. Sadece Alâ’im-i cerrâhîn’deki ateşli silah yaraları ve frengi bölümleri diğerlerinde yoktur. Cerrâhiyetü’l-hâniye’de hasta, hekim-cerrah, cerrahi teknikler ve alet şekilleri minyatürleri bulunmasına karşılık diğerleri resimsizdir. Bu eserler üzerinde yaptığımız basit bir karşılaştırma sonunda edindiğimiz izlenim, Alâ’im-i Cerrahin, Cerrahnâme ve Hulasa’nın cerrahi yöntemler açısından benzerlikler taşıdıklarıdır. Bu üç eserde yer yer kullanılan koterizasyon tekniğine, Cerrahiyetü’l-hâniye’de çok önem verilmiş ve başlı başına bir bölüm ayrılmıştır. İlk üç cerrahnâmenin el kitabı niteliğinde derlemeler olduğu söylenebilir. Cerrâhiyetü’l-hâniye ise her ne kadar Zehravî’nin eserine dayanmaktaysa da Şerefeddin Sabuncuoğlu bu kitabında tecrübelerini de anlatmakta ve cerrahi girişimlerde kullandığı anestezik terkibi vermektedir. Diğerlerinde anestezi ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Cerrâhiyetü’l-hâniye minyatürleri, cerrahi alet çizimleri, cerrahi teknikleri, hastalık tanımları ve içerdiği bilgilerle diğer cerrahi eserler arasında bir yıldız gibi parlamaktadır. On beşinci yüzyılda yazılan Türkçe cerrahnâmeler üzerinde detaylı bir karşılaştırma yapıldığında daha doyurucu bilgilere ulaşılacağı şüphesizdir. Anahtar Kelimeler: On beşinci yüzyıl; Türkçe cerrahname
Abstract ABSTRACTTo our knowledge today, there are four Turkish surgical monographs accepted to be from the fifteenth century. The first of these is Cerrâhiyetü’l-hâniye. It is followed by Alâ’im-i cerrâhîn, Cerrahnâme and Terceme-i hülâsa fi fenni’l-cirâhe. These four surgical monographs are basically collected works from the works of Greek physicians translated to Arabic and the books of famous physicians and surgeons of the Islamic world. Some also include quotations from Ottoman physicians.Cerrahnâme, Alâ’im-i cerrâhîn and The Translation of Hulâsa contain simple practical information since they were written on the purpose to be useful to people in the absence of a physician. And Cerrâhiyetü’l-hâniye is detailed and didactic because it is for those willing to learn the science of surgery.These surgery books consist of similar issues in accord with the then understanding of surgery. Furthermore, some chapters in one identically appear in another. Only those chapters in Alâ’im-i cerrâhîn concerning syphilis and firearm injuries are not found in the others. While pictures and miniatures of patients, physician-surgeons, and surgical techniques and equipments are presented in Cerrâhiyetü’l-hâniye, the other books are non-pictorial.The impression taken after a simple comparison of these books is that Alâ’im-i cerrâhîn, Cerrahnâme and Hulâsa bear a similarity in terms of the surgical methods. The cauterization technique occasionally used in these three books is given particular importance in Cerrâhiyetü’l-hâniye and provided a separate section. It is possible to state that the first three books have the characteristics of a handbook. As for Cerrâhiyetü’l-hâniye, although it is based on Zehravî’s work, Şerefeddin Sabuncuoğlu also describes his experiences in his this book and gives the anesthetic compound which he used in surgical attempts. There is no information on anesthesia in the other books. Cerrâhiyetü’l-hâniye with its miniatures, illustrations of surgical equipment, surgical techniques and disease definitions remarkably shines amongst others.A detailed comparison on the Turkish surgery books written in the 15th century would, of course, provide more satisfactory information. Keywords: Fifteenth century; Turkish surgery books
Diğer ID | JA37YN59CR |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2011 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin